27 Nisan 2024

zeki-sarihan

ORUÇ VE SOSYALİZM

  • PDF

 

 

“Oruçla sosyalizm’in ne ilgisi var?” diyebilirsiniz, hatta bunlar arasında zıtlık olduğunu düşünüp sosyalistlerin oruç tutmayacağını, oruç tutanların ise sosyalist olamayacağını sanabilirsiniz. Hele bir dinleyin! Belki de görüşleriniz değişir…

Gerçi ben hiçbir üstattan bu konuda bir şey duymuş veya okumuş değilim. Ama akıl var yakın var!

İslamiyet’in beş temel şartından biri olmakla birlikte Bakara suresinin 2/183. Ayetinin de işaret ettiği gibi oruç daha önceden de vardı. Hangi dine baksanız, tutulma süresi ve biçimi farklı olmakla birlikte oruçla karşılaşırsınız.

Dinlerdeki hiçbir kural herhangi bir neden olmaksızın konulmamıştır. İnsanların ihtiyacı olmayan bir kural ise zamanla kaybolur. Oruç tarih boyunca var olduğuna ve günümüz de oldukça kalabalık insan toplulukları tarafından tutulduğuna göre bunun bir hikmeti olsa gerektir.

Önce şunu saptamaktan çekinmeyelim: Dünyanın her yerinde olduğu gibi Müslüman kitleler arasında da oruç tutanlar azalıyor. Bunun nedeni, oruç kökeninin ilk ve Ortaçağ’a dayanmış olmasıdır. Teknolojik gelişmelerle birlikte insanın davranış biçimleri de evrilmekte, eski ilişkilerin yerini yenileri almaktadır.

Sosyalizmin kökleri de İlkçağlara dayanıyor. O da insanlıkla birlikte evrilmiş, 19. Yüzyıl’da Bilimsel sosyalizm halini almıştır. Bilimsel sosyalizmin temeli, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti reddetmesine dayanıyor. Buna göre en yüce değer emektir. Sömürüye ve servete dayanan eşitsizliklere yer yoktur.  Sosyalizm,  toplumsal servetin ve refahın eşitçe bölünmesinden başka bir şey değildir.

Durum bu olunca sosyalim ile “Aç kalanları da hatırlamak, bunlara karşı merhameti olmak, kendini terbiye etmek” için konulan oruç arasında uzlaşmaz bir çelişki aramak boşunadır.

İşin ilginç yanı, oruç tutmaya en istekli kitleler, zenginler değil yoksullar ve emekçilerdir.  Googol’un havadan bir oruç haritası yapma imkânı olsaydı, bunu bize apaçık gösterirdi. Gene de bunu kendi gözlemlerimize göre çıkarabiliriz.  Zenginlerin bir kısmı oruç tutmaz. Oruç tutan zenginlerin bu ibadetlerinin kabul edildiği ise şüphelidir… Meğerki oruç onlarda yoksulları düşünme, emeğe ve emekçiye saygı duymayı öğretsin. Her insan aynı değildir, genelleme yapmak yanlıştır ama eğer zenginler orucun anlamını kavramış olsalardı, Müslümanlar arasında yoksulluğa rastlanmazdı. Onlar için Ramazan, şatafatlı iftar sofralarının kurulması, eş dostla yenilen ve bazen de katılanlara “diş kirası” ödenen kuş sütü eksik sofralar olmuştur. Sonra gündüzün açlık zahmetini unutmak için düzenlenip gece yarılarına kadar süren eğlenceler…

Bayramdan önce verilen “fitre” adında çok küçük bir para. Sonra sen sağ ben selamet! Toplum aynı toplum. Eşitsizlik ve sefalet aynı. Değişen bir şey yok!

Bütün din kuralları gibi oruç da İslam dünyasında bir rutine indirgenmiştir. Tuttum mu tuttum. Allah kabul etsin! Hepsi bu kadar.

YERYÜZÜ SOFRALARI

Gezi eylemlerinin bıraktığı en önemli kültürel miraslardan biri, ramazanda kurulan “Yeryüzü sofrası” idi. Bölüşümcü bir anlayışla toplumun iftar geleneğini buluşturuyordu. Yeryüzü sofralarına –hem de bağdaş kurarak- oturan aydınlar, zengin bir vurguncu sınıf adına devleti yönetenlerin Ramazan ve orucu halktan oy devşirmek için kullanmalarına karşı bir bölüşüm ve kardeşlik gösterisi yapıyordu. İlk yeryüzü sofrasına oturanların üstüne nasıl da tomalarla tazyikli su sıkılmıştı!

Reşit olmayanların, askerlerin, yolcuların, hasta ve yaşlıların oruç tutmaları zaten dince de gerekmez. Ancak böyle mazeretleri olmadığı halde oruç tutmayanların, eğer orucun amacına uygun yaşıyor ve düşünüyorlarsa, kendilerini günahkâr saymaları doğru değildir.

Öyle inanıyorum ki, insanlığın bir gün gündemine gelecek olan sosyalizme dört elle sarılanlar oruç tutanlar olacaktır. Bu hareketin öncüleri oruç tutanlar arasından mı çıkacak yoksa tutmayan halkçı aydınlar mı buna öncülük edecek, bilemem. Fakat hak ve adalet peşinde koşanlar mutlaka bir gün sosyalizmde buluşacaklardır.

Oruç tutmayanlar: Tutanlara saygılı olun. Onların gözünün içine baka baka yiyip içmeyin. Onları anlayın. Onlar tam da sizin seveceğiniz yoksunluklara alışık insanlardır.

Oruç tutanlar: Tutmayanlara saygılı olun. Onları günahkârlar olarak görmeyin. Fanatizme kapılıp elinde bir sopa ile onları kovalayanlardan olmayın. Belki onlar sizi çok düşünen ve sizin için mücadele eden insanlardır…

Hep birlikte yeryüzü sofraları kurun. Çünkü siz kardeşsiniz. (24 Haziran 2016)

 

 

 

 

 

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde