29 Nisan 2024

ADLİ YIL KUTLAMALARI

  • PDF
Ülkemizde her yıl 1 Eylül gününde “Adli Yıl” açılış törenleri yapılır.
Bu törenler Türkiye için kadim bir gelenek olmuştur.
Yargıda iddia makamı ile savunma makamı tarafsız ve ortak bir salonda toplanıyor ve sorunlarını tartışıp, ileriye dönük hedefler belirlemek adına konuşmalar yapıyorlar.
Doğal akış böyle. 
Geçen 3 yıl önce bu törenlerde Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile o zaman başbakan olan ve şimdi Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan arasında konuşmalar sırasında tartışma çıkmış ve Cumhurbaşkanımız salonu terk etmişti. 
Demokrasilerde 3 ana unsur vardır.
Yargı, yasama ve yürütme.
Bu üç erk tamamen birbirinden bağımsız ve tarafsız görev yaparlar, yapmalılar. Hiç birisi birbirlerinin yetki alanlarına müdahale etmemelidirler. Etmezlerse demokratik sistem arıza vermeden bu erkler de görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar. Toplumsal beklenti de budur zaten. 
Bu yılki “Adli Yıl” açılışı yapılmadan bir sorun çıktı.
Nedir bu sorun? 
Toplantının yeri.
Cumhurbaşkanımız toplantının yapılacağı yer “Beştepe Külliyesi” olsun istedi.
İlk olumsuz tepki ve toplantıya katılmama kararı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Peşinden de Türkiye Barolar Birliğinden.
Gerekçeleri neydi?
Adli yıl açılışının Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içinde yapılması “yargı bağımsızlığı”nı zedeler, “yargıya olan güveni azaltır” bağlamındaydı. Yargı siyasal zeminin içine ve baskısı altına girer gerekçesiydi.
Bu iki tepki bu meyanda karşılık buldu. 
Doğrudur, yanlıştır. Törene, şimdiye kadar görülmemiş siyasal bir alanda katılıp katılmama tercihi yine bu iki kuruluşa aittir. 
Türkiye’nin temayülleri belli. Gelenekleri belli. Sistemi belli. Gidişatı belli. Rejimi belli. 
Bu geleneği bozmak, arka plan hesapları yapmak, sistemle kavga etmek, rejime dinamit atmak, temel değerleri yok saymak, yeni bir alan yaratmak, demokrasiden uzaklaşmak kime fayda sağlayacaktır. 
Oysa bu hesaplar içinde olma arzusu daha 15 Temmuzda başımıza nelenin gelebileceğinin bir versiyonu bir parçası değil mi?
Niye geleneklerimizi bozuyoruz ki?
Demokrasimizi, sistemimizi daha çok özgürleştirerek, daha doğru alanlar yaratmıyoruz ki?
Yargı, yasama ve yürütme tabii ki tarafsız ve bağımsız olmalı. Demokrasilerin olmazsa olmazı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı değil mi?
Türkiye’de iktidarı elinde bulunduranlar hep herşeyin sahibi olma hayalleri içinde mi olacaklar.
Umarım demokrasimiz bu olumsuzluklardan yara almaz, güçlenerek ileriye taşınır.
Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz zayıf olsaydı bu gün 15 Temmuzun sonuçları tersine dönebilirdi. O halde bizler cumhuriyetimize ve demokrasimize, tüm erkleri ve kurum ve kuruluşlarıyla beraber sahip çıkacağız ve güçlendireceğiz.
Bırakalım kurumlarımızın alanlarını daraltmayı, onlara daha özgür alanlar açalım.
 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde