28 Nisan 2024

BİR MİLİM SAPMA YAŞATMIYOR

  • PDF

Sistemin fiilen değiştiğini yazıp çizen uzman kişiler, Türkiye’nin başkanlık sistemine geçtiğini öne sürüyorlar.

Bundan sonra düşük profilli bir başbakan, tam yetkili bir cumhurbaşkanı (Başkan) olacak.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlığı 23 Mayısta devrediyor. Bu devir sistem değişikliğinin de başlangıcı olacak. Çünkü başbakanlığa gelecek kişi daha az konuşacak, daha az işe karışacak, daha az gezecek, daha az yetkili olacak, suya sabuna dokunmayacak vs.

AK Parti MKYK’sında genel başkanın yetkilerinin tırpanlanmasından sonra başlayan sıkıntılı süreç, 22 Mayısta olağanüstü kongre kararıyla bir nevi aşıldı.  22 Mayısta yeni bir genel başkan, yeni bir başbakan belli olacak.

AK Partide yaşananlar muhalefete göre “darbe” olarak adlandırılırken, parti çevrelerinde bayrak yarışı olarak algılanıyor.

Muhalefet partileri Ahmet Davutoğlu’na sahip çıkıyor. Davutoğlu’nu mağdur ve mazlum göstermeye çalışıyor. Oysa aynı muhalefet partileri kısa bir geçmişe kadar Davutoğlu’na muhalefet ediyorlardı.

AK Parti çevreleri ise, bu değişimin bir hizmet yarışı olduğu iddiasında.

Bu yeni durumdan vazife çıkarmaya, kayıp yaratmaya çalışan muhalefet, görüldü ki ciddi bir kayıp yaratamıyor. Muhalefetin aksine AK Partinin daha çok güçlenerek yoluna devam edeceği görüşü ağırlık kazanıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan siyasette taban desteğini almış tek lider. Bu desteğin varlığını bilmese, hedeflediği noktaya ulaşamaz. Son yapılan anketlerde de görülüyor ki; AK Partiye olan destek salt Tayyip Erdoğan’a.

Cumhurbaşkanımız siyaset hocası. Liderlik profili çok güçlü. Parti tabanına yüzde yüz hakim. Aynı oranda da biat ve itaat istiyor. Davutoğlu’nun gidişinde de itaat sorunu çıkmış olmalı.

Recep Tayyip Erdoğan bir anda tüm dinamiklerin gündemini değiştirebiliyor. Tartışmaların yönünü ters yüz edebiliyor. Belki de manipülasyon becerisi on numara.

Öncelikle MHP’nin kurultay çalışmasının, Meral Akşener rüzgarının önüne geçebiliyor. Hiçbir unsur şu an MHP kurultayını tartışmıyor. Hatta Devlet Bahçeli, AK Parti ile resmen birlikte çalışma sözü veriyor, olası bir durumda koalisyon ortağı olma sözü veriyor. “AK Parti çalışmalarına fiilen destek veriyorduk, artık hukuki destek olacağız” diyor.

İş dünyasına kahir ekseriyetle hakim. “İstikrar bozulmasın” anlayışında olan işadamları, gidişatın istikrarlı şekilde sürmesinden yana olma adına Sayın Erdoğan’a tam destek diyebiliyor.

İki ayrı kahpe terör örgütüyle mücadele eden, her gün şehitler veren ülkemiz, bu olumsuz durumdan da etkilenmiyor, bu etkisizliği de Cumhurbaşkanımıza güvenle telkin ediyor. Güneydoğudaki yangını gündemine almıyor.

Avrupa’ya rest çekiyor. Avrupa’yı terörle iş birliği yapmakla suçluyor. Doğrusu haksız da sayılmıyor.

İstikrar gerekçesine sıkı sıkıya bağlanan kesimler, geleceğe güvenle bakmayı Cumhurbaşkanımızın dirayetinde arıyor.

Kısaca; tüm unsurlar Recep Tayyip Erdoğan’ın etki alanına teslim oluyor. O’nun dışındaki seçenekleri güvenli bulmuyor. Dolayısıyla kırılma bekleyen kesimleri hayal kırıklığına uğratıyor ve bir milim bile sapma yaşatmıyor.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde