“DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR” KİM UYGULUYOR, BİLEN VAR MI?

İzmir depreminde toplumumuzun bütünleşen tavrını bir kez daha gördük. Acıya ortak olmamızda bir sorun yok.

Topyekun bir dayanışma ve yardımlaşma örneği sergiliyoruz.

Acıları paylaşıyoruz. Yardımlaşma duygumuzu açıkça ortaya koyuyoruz. Önemli özelliğimiz bütünlüğümüz. Bu bütünlükçü özelliğimizi dünya milletleri gıptayla izliyor. Doğal afetlerde tek yürek oluyoruz.

Türkiye zaten deprem kuşağında olan coğrafik bir yapıya sahip.

Bir nevi kırıklar üzerindeyiz. Bu bilinmekte.

Yer bilimciler ülkemizin deprem haritalarını en detaylı ayrıntısına kadar çizmiş durumda.

Tüm ayrıntıların bilinmesine rağmen her depremde can kayıpları oluyor.

Oysa deprem sonraları “DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR” denilmekte, değil mi?

Bu kadar açık ifadelerle ve anlaşılır beyanlarla açıklamalar yapılıyorken halen binaların öldürdüğü gerçekliğini algılamış değiliz.

Depremin öldürmediği olgusunu bir türlü anlayamayan toplum, binalarını yaparken imar yönetmeliklerine uymamakta ısrar ediyor.

Öngörülen şartları yerine getirmemekte direniyor.

“Malzemeden çalma” anlayışını terk etmiyor. (Aslında malzemeden çalmaya yönelmek demek, kendi hayatından çalmak demektir.)

Binalarını çürük yapmaktan geri durmuyor.

Toplum böyle de kamu adına denetim yapanlar farklı mı?

İzmir depremi bir kez daha gösterdi ki; çürük yapılar öldürüyor.

Artık denetim mekanizmaları acil harekete geçmeli.

Bilhassa yerel yönetimler yeni yapılacak olan binaların ciddi anlamda depreme dayanıklılık kriterlerine uygunluğunu fevkalade detaylarıyla kontrol altına almalı.

Türkiye’de 425 bin müteahhit var.

Avrupa ülkelerinin tamamında bu rakam 25 bini bulmuyor.

Almanya’da 2 bin 500 müteahhit var.

Türkiye’de müteahhitlik bir meslek değil. Parası olan herkes müteahhitlik yapabiliyor. Kayıt, kuyut olması gerekmez.

Müteahhitin bu kadar bol olduğu ülkemizde neden çürük bina yapılıyor anlayan var mı?

Malzemeden çaldıkları için olmasın!

Sadece inşaat yapımında değil her alanda çalma işinde çok başarılı olduğumuz için olmasın!

Niyetimizin halis olmadığı için olmasın!

Velasıl; ahlak yoksunu olan bir toplumdan ancak her depremden sonra bu fotoğrafın yansıyor olması normal sayılıyor.

Çünkü müteahhiti çalıyor, siyasetçisi çalıyor, kısaca fırsatını bulan herkes çalıyor...