NİYE GERİ KALIYORUZ “ANLAYAN”INIZ VAR MI?

Fatsa’nın yeni ufuklara, yeni projelere yelken açması gerekmez mi?

Örneğin; çok görsel bir sahil düzenlemesi.. neden olmasın.

Fatsa’ya yakışmaz mı? Kaldı ki Fatsa’nın görsel karizması için buna ihtiyaç yok mu?

Sahil karayolundan seyahat edenlerin dikkat çektiği ve mola vereceği bir düzenleme olamaz mı?

Bolaman ve Elekçi ırmakları arasında görenlerin imrendiği bir yeşil alan, çiçekler arasında yürüyüş koridorlarının alabildiğine uzadığı, balık restoranlarıyla, kafeteryalarıyla göz dolduran ve görenlerin uğrak yeri haline gelmiş bir Fatsa sahili hayal edin…

Büyükşehir Belediyesinin böyle bir planlaması olmuştu.

Yalıköy, Bolaman ve Fatsa sahillerinde yeni projeler uygulanacaktı.

Büyükşehir belediye başkanımız Sayın Enver Yılmaz 2016 yaz başında bizzat kendisi beyan etmişti sahil düzenlemesi çalışmalarının olacağını. Uygulamaların yapılacağı alanlar ziyaret edilmiş ve kendisi açıklamıştı yapılacak olan projeleri. Hem de ilçe belediye başkanımız ve yardımcıları, ilçe parti başkanımız ve yöneticileri ve onlarca partili vatandaşın huzurunda.

Umutlanmıştık.

Yeni hikayeler oluşturmuştuk hafızalarımızda.

Bekledik; ancak bir ışık yanmadı. Hikayelerimiz başka baharlara kaldı. Olası düzenlemelere dair hafızalarımız sıfırlandı.

Uzayıp giden vaatler manzumesine mahkum olduk yine!..

Olsun; biz yine de hayallerimizle baş başa kalırız, umutlar besleriz geleceğimize.

Nasılsa yeni imar alanlarımızda göklere uzayıp giden fevkalade beton yığını binaları çoğaltıyoruz.

Hemi de çarpık yol ve günümüz çevre koşullarına uymayacak imar düzenlemeleriyle.

Fevkalade bulvarlar bırakmayıp, yeşil alanları daraltıp, şehrin büyümesine paralel olarak ticari yeni merkezler kurmayıp, velhasıl şehir imarlarının dün olduğu gibi bugün de ırzına geçerek, katlederek hizmet ürettiğimizi zannediyoruz.

Oysa yeni yerleşim alanlarında imar uygulamaları daha düzenli ve çevre hassasiyetlerine daha uygun olmalı ve olası uygunluk durumları daha katı yaptırımlarla desteklenmelidir. Ancak uygulama yaptırımı elinde bulunanla uygulamayı ihlal eden aynı çizgide buluştuklarında (kimi rant hesabı, kimi kat hesabı yaptığında) böyle ucube bir şehir ortaya çıkıyor.

Memleketimizin silüeti bozuluyor seyrediyoruz.

Yeşil alanlarımız yok oluyor yine seyrediyoruz.

Okul bahçelerine yeni beton yığınları ekleniyor.. çocuklarımızın oyun alanlarını, yeşil alanlarını yok ediyorlar ve buna izin veren, vesile olanlara bakıp duruyoruz.

Şehir merkezimizdeki yollarımız aylardır yürünemez vaziyetteyken ses çıkarmıyoruz.

Bu durumlara tepki gösterenlere “tepki gösterenler” karşısında sus pus oluyoruz.

“Ne olacak bu memleketin hali” merak etmiyoruz…

DOĞRU MU YAPIYORUZ?

YOKSA BİZ YAZIP.. BİZ Mİ OKUYORUZ?..

Niye geri kalıyoruz “ANLAYAN”ınız var mı?