SEYYAR SATICILAR VE ZABITA KAVGALARI

Geçen hafta Cuma günü Fatsa’da Büyükşehir Belediyesi zabıtaları ile bir seyyar satıcı arasında arbede yaşanmış ve “iddialara göre” seyyar satıcı darp edilerek yaralanmıştı. Olay adli makamlara intikal etmiş ve soruşturma devam etmekte.

Aslında bu hadise yeni olmamakla beraber son da olmayacak. Daima seyyarlarla zabıtalar arasında bu gibi sürtüşmeler il merkezinde ve ilçelerde yaşanıyor.

Zabıta hiçbir seyyara veya hiçbir vatandaşa bu ve benzer davranışları sergileyemez.  Zabıtanın böyle bir yetkisi olamaz. Kendisi kolluk kuvveti değildir. Sadece uyarır, yönlendirici olur. Kimseyi darp etme gibi görevi yoktur. Ancak zaman zaman bu ve benzer olaylar gündemde her daim tartışılıyor ve zabıtanın aleyhine olacak tartışmalar yapılıyor. Bu olumsuz tartışmaları da zabıta kendisi yaratıyor.

Fatsa’daki seyyar satıcı olayında da “zabıtanın davranışından dolayı” kamuoyu ciddi şekilde etkilenmiş ve zabıtaya ve ilgili belediye yetkililerine haklı olarak ciddi tepkiler ortaya koymuştur.

Kamuoyunun duyarlılığını kabul ediyoruz ve taktir ediyoruz. Haklı bir duruş sergiliyor. Çünkü vatandaşın duyarlılıklarının ve olumlu reflekslerinin dikkate alınması gerekir.

Bu gibi durumlarda görevini yaparken şiddete başvuran görevliler haklı gösterilemez. Şiddet eylemleri kamu görevlilerinin başvuracağı bir yöntem olamaz. Bu olay karşısında vatandaşlar toplu harekete geçseler ve zabıtayı linç etmeye kalkışsalar yine zararı zabıta görecektir. Bu zeminin hazırlanmasına vesile olmamak lazımdır.

Olayın bir tarafına böyle bakıyoruz.

İkinci tarafı nedir?

Tabii ki belediye zabıtasının da yapması gereken, alması gereken önlemler vardır. Bir seyyar satıcı artık sabit satıcı konumuna gelmişse buna yönelik yaptırımlar uygulanmalıdır. Şiddete başvurmadan, yasal süreçler işletilerek, sözlü uyarılarla makul davranışlarla yol gösterilmelidir.

Hiç kimse başına buyruk bir ticaret yapamaz. Şehrin istediği yerinde kafasına göre tezgah kuramaz. Satış yapamaz. Satış yapmak için çeşitli mercilerin iznini almalıdır. Kamu düzeni oluşmasının da kriterleri uygulanır ve bu kriterlere uymak hepimizin görevidir. Trafiği engelleyen, yaya akışını engelleyen, kaldırımları veya kamusal alanları işgal etmeye yönelik kurulan tezgahların elbette engellenmesi gerekir. İşte zabıtanın görevi bu olumsuzlukları bertaraf etmek için harekete geçer. Olumsuzlukları olumluya dönüştürmek için harekete geçer.

Sonuç olarak; burası İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentler değildir. Seyyar satıcılar da evine ekmek götürmek için bir uğraş veriyor. Karşılıklı anlaşarak, iyi niyetli tavırlarla olması gerekeni yerine getirmek taraflar arasındaki uyumu sağlamak kaçınılmazdır.

Zabıta daha olgun davranmalı, görevinin dışına çıkmamalıdır. Sadece uyarı görevini ve yönlendirici tavrını sergilemelidir. Fiziki saldırı, şiddet sergileme, dövme-sövme gibi hareketlerden kaçınmalıdır.