28 Nisan 2024

FARKLILIKLAR-EŞİTSİZLİKLER-İMKANSIZLIKLAR-ENGELLEMELER

  • PDF
İstanbul ve İzmir mitingleri Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın moralini hayli yükseltmiş olmalı.
Yenikapı ve Gündoğdu meydanlarını hınca hınç doldurdu. 
Böyle bir katılımın bir lider için önemi değerlidir. Verdiği motivasyon umutlarını da yükseltir. 
4 gün kaldı. Yarın Cumhurbaşkanımız Ordu’da olacak. 
Herkes son kozlarını oynuyor. Son sözlerini söylüyor.
Çok yönlü propagandalar yapıldı. Eteklerdeki taşlar döküldü. Liderler kimi zaman birbirlerine çok ağır sözler sarf ettiler, kimi zaman hakaret derecesinde söylemlerde bulundular. Yapılacak olan oylamanın içeriği dışında kişisel sürtüşmelere girmişler kimi zaman ‘EVET’in ve ‘HAYIR’ın önemini anlatmaya çalışmışlar. 
Oysa 16 Nisan’ın bir parti seçimi olmadığı vurgusu defalarca yapılmasına rağmen. 
Bu propaganda sırasında kim ikna edici olmuş Pazar akşamı göreceğiz. 
Kampanyanın avantajlı tarafı tabii ki Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli. 
Niye mi? Kamu kaynaklarının sonuna kadar emirlerinde olmasından. Medya unsurlarının ezici çoğunluğunun ellerinde bulunmasından. Devletin bütün imkanlarını kullanıyor olmalarından.
Bu nedenle 2-0 önde başlıyorlar.  
HAYIR’cılar ise daha kıt imkanlarla süreci bitirecekler. Birçok yerde salon tutamadılar. Bir sürü engellemelerle karşı karşıya kaldılar. Miting yapamadılar. Olağanüstü hal kanunları kapsamında yasal süreçlere takıldılar. Medyada yer alamadılar. Eşit koşullarda propaganda unsurlarını kullanamadılar.
Dolayısıyla HAYIR cephesi kendiliğinden oluşacak bir kesimin duyarlılığı ile sandığa gidecek.
Tayyip Erdoğan’ın liderlik karizması ve siyasetteki başarıları tercih sebebi oluyor. 15 yıllık iktidar unsuru büyük avantaj sağlıyor. Yerel yönetimlerdeki çalışmalar ve vatandaş üzerindeki olumlu algıları bir tık öne geçmeyi sağlıyor. Tüm bu olumlu alanlar vatandaşı etkilemeyi de beraberinde getiriyor. 
Oysa; bu seçimin bir parti seçimi olmadığını, evet çıkarsa tek adamlık sistemine geçileceğini anlatan “HAYIR” cephesi ne kadar ikna edici olacak onu da Pazar günü göreceğiz. 
Artık vatandaşın tercihi kabul görecek. Çıkacak olan sonuç saygın olacak.
Bakınız; Ortadoğu Bölgesinde kartlar yeniden karılıyor. Emperyalist güçler enerjiye ulaşabilmek için dibimizde yer tutmaya çalışıyor. Suriye’de paylaşım peşindeler. Suriye savaşı hız kesmeden devam ediyor. Irak’ta amaçlarına ulaşmak üzereler. Libya’yı üçe bölmeye ramak kaldı. Mısır’da Kilisede bomba patlattırıyorlar. Bir kaos bölgesi olmuş durumdayız. Bu süreçlerin devamında ülkemizin geleceği ne olacaktır. Belirsizlikler korku verici. 
Sosyal ve ekonomik durumumuz, geleceğimize olan güven bunalımlarımız, etrafımızdaki savaş, iç tehditlerin ana unsurları olan terör örgütleri… hepsi ciddi mücadele isteyen alanlar. 
Birçok çevrede inanıyorum ki; “bu referandum da nereden çıktı” diyenlerimiz var. 
Ülkenin çok daha önemli meseleleri varken, dört bir tarafımız kaynayan kazana dönüşmüşken, Amerika’sından, Avrupa’sından, Rusya’sından üzerimize hain planlar yapılırken, iç ve dış terör örgütlerinin hedefi haline gelmişken veya getirilmişken, ekonomimiz tökezleme dönemine girmişken, yabancı yatırımcı ülkemizdeki olası belirsizliklerden dolayı kaçmaya başlamışken, hatta yerli sermayenin bile ülkeyi terk etmeye yönelmesi olasılığı tartışılırken, olağanüstü halle yönetilirken… “alın size referandum” olur mu… 
Gelişmiş ülkeler seviyesine demokrasimizi, hukukumuzu, kişi hak ve özgürlüklerimizi, inanç ve ifade özgürlüklerimizi daha çok geliştirerek mi ileri medeniyetler seviyesine ulaşacağız… yoksa geri kalmış Ortadoğu ülkeleri seviyesine mi düşeceğiz. Tabii ki her Türk vatandaşı daha üst liglere yükselmeyi tercih eder. Buna şüphe olamaz. 
Ne yazık ki bu süreçler ülkemize zaman kaybettiriyor. Güç kaybettiriyor. Ufuk kaybettiriyor. Gelecek hayallerimizi kaybettiriyor. Kalkınma hızımızı kaybettiriyor. İç kavgalarımızı büyütüyor. Ayrışmamıza, kutuplaşmamıza, düşman olmamıza vesile oluşturuyor. Barış içinde yaşama umudumuzu zedeliyor. 
Bu referandum sürecindeki kavga siyasetini görmüyor muyuz sanıyorsunuz. Sanki iki düşman tarafmış gibi propaganda sürdürülüyor. Türkiye bu tabloyu hiç hak etmiyor. Bu kavga, bu kin, bu nefret niye? 
Gerçi her seçim döneminde kavga politikası üzerinden propaganda yürütülüyor. Türkiye bu kavga politikasına alışık. 
Son Söz: 16 Nisan günü sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın vatanımıza ve milletimize hayırlı olsun… 
 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde