gibi başlıklar son günlerde yerel gazetelerin manşetlerinden düşmüyor. 

Bu başlıkların içi yaşanan sorunun detaylarıyla dolu. Dolayısıyla detaylara girmeye gerek yok. Çünkü haber başlıkları her şeyi anlatıyor. Ve bu başlıkların sahipleri resmi kişilikler. Ya bir sivil toplum kuruluşu başkanları ya da fındıkla ilişkili direk şahsiyetler. 

Orta Karadeniz Bölgesinin 2-3 ili fındıktan geçiniyor. Fındık olmazsa bu illerin insanları geçim sıkıntısına düşüyor. 2-3 ton fındık üretimiyle bir yılını rahatlıkla idame ettirebiliyorlar. Ancak bu yıl fiyatlarda çok oynama yaşandı. 15-20 TL. olan fiyat şu ara 9,50 TL.’ye kadar düşmüş durumda. Bu düşüş fındık üreticisini ciddi manada tedirgin ediyor. Bu tedirginlik esasen yeni sezona yöneliktir. Yeni sezon ürününün ne olacağı belirsizliğine yöneliktir. Eğer bu fiyat sürekli geri düşer, bu yılın rekoltesi de yüksek olursa vay geldi fındığın başına.

 Böyle bir tablo karşısında eğer devlet desteği olmazsa ‘yeni sezon’ fındık fiyatı 5 TL.’lere kadar gerileyebilir.

Gerçi devlet şunu da diyebilir; “… ben fındık ürününe doğrudan gelir desteği veriyorum. Bu destek kilo başına 2 TL.’ye yakın bir rakamdır. Yıllardır bu destek yapıldı. Benden daha ne istiyorsunuz… “ 

Vay geldi başımıza. 

Üretici başta olmak üzere küçük esnaf aradan çıkar. Bu illerin ekonomileri sekteye uğrar. Geçim sıkıntıları başlar ve sosyal denge bozulur. Bu olumsuzlukların sinyalleri şimdiden tartışılır olur. 

Önümüzde bir referandum oylaması var. 

Fındığın durumu bu oylamaya olumlu veya olumsuz etki eder mi?  

Geçmiş seçimlere bakıldığında bu illerde AK Partiye ciddi oy desteği veriliyor. 

Fındığın bu durumu seçmen tercihini olumsuza dönüştürmez mi? Fındık üreticisini küstürmez mi? Zaten bu destek karşılıklı değil mi? Üretici halinden memnun ise iktidara destek oluyordur. Tersi bir durumda bu destek geri çekilmez mi? 

Diyebilirsiniz ki; bu ve benzer değerlere kimse bakmaz. Herkes yine gider vereceği yere oyunu verir. 

O halde hiçbir şeyden şikayet etmeye yeltenmemeliyiz. Demek oluyor ki biz halimizden memnunuz. 

Benzer bir seçim sonucu 2007’de yaşanmıştı. Fındık fiyatı 2 TL.’lere kadar düşmüş, Ordu’da 120 bin kişinin katıldığı fındık mitingi yapılmış ve AK Parti o yıl yapılan seçimlerde oylarını yükselterek sandıkta destek almıştı. 

2007 seçimlerine dair bütün siyasi otoriteler AK Partinin Karadeniz Bölgesinde, dolayısıyla fındık üreten Karadeniz illerinde oy kaybedeceğini tahmin etmiş ve üreticiler bu otoriteyi ters köşeye yatırmıştı. 

Diyeceğim şudur; seçim tahmini yaparken birçok yönlü analiz yapmak gerekir. Gerçi 16 Nisanda yapılacak oylama bir parti oylaması değil. Bir anayasa değişikliği oylamasıdır. Ülkemizin yönetimsel yapısına dönük bir değişiklik oylamasıdır. Dolayısıyla siyasi boyut açısından partizanlık yapılmaması gereken bir seçim olacaktır. 

Ancak yine de seçmen tüm olumlu veya olumsuz yönleriyle bir tercih yapacaktır. Fındık politikaları da fındık üreten illerde bu tercihlerin ana unsuru olacaktır. AK Parti karnesinin not oylaması olacaktır. Çünkü AK Partiye oy vermiş kesimler işi parti seçimi imiş gibi görüyorlar. 

Esas olan fındıkla ilgili pozitif politikalar, alınacak olan önlemler, üretilecek olan çözüm önerileri önemlidir. 

Biz buradayız. Canımız sağ olduğu müddetçe çok seçim görürüz. 

Önemli olan ilimizin, bölgemizin, ülkemizin geleceği ve toplumumuzun refahıdır. 

Demokrasisidir, hukukudur, insan haklarına bakışındaki gelişmelerin önünün açılmasıdır, fikir özgürlüğüdür, ifade özgürlüğüdür, inanç özgürlüğüdür, ekonomimizin düzlüğe çıkmasıdır, terörsüz bir yaşamdır, savaşsız bir bölge oluşumuna ülke yöneticilerinin vereceği katkıdır, darbe kalkışmalarına yeltenilmemesine verilecek altyapının hukuksal açıdan oluşturulmasıdır, yetişmiş beyinlerin bir kalemde silinip atılmamasıdır, kişisel siyasi kazanımlar uğruna ülkemizin değerlerinin yok edilmemesidir… 

 

Yorum ekle

İsim (gerekli)

E-Posta (gerekli)

Başlık

Sonraki yorumları bana bildir

Yenile

Gönder

İptal