28 Mart 2024

KENDİNİZLE YÜZLEŞİN ve AFFEDİN

  • PDF

   Çocukluğum da içine kapanık, çok konuşmayan belki de konuşamayan silik bir karakterdim. Ellerim cebimde duvar diplerinden insanlardan kaçarak ürkekçe yürürdüm.  Arkadaşlarım sürekli mahalle maçı yapar, eğer takımlarında eksik varsa beni de çağırırlardı. Genelde oyun kadrosunda olmazdım,  kenarda oturur, onları izler, beni de oyuna alma ihtimallerini düşünerek kenarda sessizce beklerdim.   Ara sıra beni de oyuna alsalar bile, genelde kaleci olarak kullanmayı tercih ederlerdi.

   Çocukluk güzeldir, hatıralar ve güzel anılarınız vardır. Ama tam aksine bazı çocuklar için de geçmiş travmatik yaşanmışlıklarla doludur. Psikologlar bu sebepten dolayı insanların çocukluğuna inerek sorunu çözmeye çalışırlar.

   Hatırlarsınız herkesin çocukluğun da iki çeşit abi karakteri vardır. Bazı abiler vardır, üzerinizde derin izler bırakmıştır ve size güven duygusu verir, bundan dolayı her zaman çok sevilir ve sayılır. Bazı abilerde vardır aradan yıllar da geçse ona karşı öfkeniz bitmez, ne zaman görseniz ya görmezden gelirsiniz ya da bulunduğu ortama girmekten kaçınırsınız.

   Okuldaysanız ve öğretmeniniz size bütün arkadaşlarınızın içinde ‘’Hey sen çık dışarı’’ diye bağırmış ve tokat atarak okuldan uzaklaştırmışsa bu durum sizin üzerinizde ağır bir travmatik yara açmış demektir.

    Artık bu travma’dan kolay kolay kurtulamazsınız.  Sebepsiz yere okuldan uzaklaştırılan bir ortaokul öğrencisinin arkadaşları arasında da alay konusu olması o çocuğun gelişimine de çok olumsuz izler bırakarak ruhsal yapısında derin yaralar açacaktır.

   Kesme şekerli çay içmek sadece kahve hanelerde vardı. 

   Yağmurdan ıslanmış ve soğuktan tir tir titreyen bir çocuğa sıcak oralet ısmarlama keyfine kaçınız varmıştır. Hele hele o oraletin kenarında bulunan iki adet kesme şekeri bardağın kenarına koyarak yavaş yavaş erimesini izlemenin ne demek olduğunu hanginiz bilirsiniz bilmiyorum?

   Çocukken bizleri sessizlikle cezalandıranların çıkardıkları kuru gürültüler, hayatlarımızda önemli yaralar açmıştır bunu biliyorum. Bizlere zarar vererek bizi sevdiklerini söyleyenlere karşı öğrendiğimiz tek yol affetmektir.

   Büyüklerimizin bana öğrettiği en önemli değer, hayatla mücadele ederken karşı tarafın canını yakmanın doğru olmadığını söylediler, başarmanın tek yolunun ise kendi hayatımıza sahip çıkarak kötülükleri yenebileceğimizi anlattılar.

   Uzaklara gitmekten çok korktuğum için bu şehrin beni yok etmesine izin verdim. Annem sürekli bana bizi bırakma diye telkinde bulunurdu, bende hata yapmamak için sürekli hata yaptım ve kendimi güvenli zannettiğim iç dünyamdaki hapishaneye kilitledim. Beni seven insanları üzmemek için sürekli üzüldüm.

   Aradan yıllar geçmiş yol ayrımına girmiştim ve önümde iki seçenek vardı. Ya geçmişimi yaşayacaktım ya da kendime yıllar sonra hatırlamak için yeni bir geçmiş yaratacaktım. Aslında bütün bu planlamaları yapmadan önce, geçmişime dönerek önce çocukluğumla sonrada gençliğimle yüzleşerek hesaplaşmayı düşündüm.

   Bu kadar tecrübeye gerek var mıydı? Sürekli hata yapan, korkan ve her şeyden kaçmaya çalışan biri neden olmuştu, öğrenmek istiyordum.

   Günün sonunda hiç birine bir şey sormadım, ne çocukluğuma dönüp neden böyle oldu dedim, ne de gençliğimi karşıma alıp niçin bu hataları yaptın diye sordum. Sadece öğrendiğim tek şeyi uygulamaya karar verdim.

    İnsan gerçekten affedince bütün öfkelerinin sebebinin kendisi olduğunu anlıyor ve başarısız bir hayatın sebebini kendi zaaflarından kaynaklandığını görüyor.

   Hepsini affediyorum. O abileri de, o tokatçı öğretmeni de, çocukluğumu da, gençliğimi de ve en önemlisi beni kadroya almayan arkadaşlarımı da.

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde