20 Nisan 2024

AYLAN BEBEK’TEN BU YANA

  • PDF

             Bodrum’da 2 Eylül 2015’te yasa dışı yollarla Yunanistan’a geçmeye çalışan Suriyelileri taşıyan ve içinde 14 kişinin bulunduğu botun batması sonucu 5 kişi hayatını kaybetmişti, aylan kürdi adlı bebek kıyıya vuran cansız bedeni ile dünyanın gündemine oturmuştu.

             Savaştan kaçıp iyi bir yaşam umuduyla çıktıkları yolculukta, tek hayalleri Avrupa’ya ulaşmak ve yeni bir hayat kurmaktı. O zamanlar Suriyeliler için üzülüyor, Suriye devlet başkanı Beşer Esat için katil benzetmeleri yapıyorduk.

            Aradan yıllar geçti ve kontrolsüz göç büyümeye devam etti. Önce Suriyeliler, sonra onları Afganlılar, Afganlıları Pakistanlılar, Pakistanlıları da Iraklılar takip ederek ülkeyi kocaman bir sığınmacı kampına çevirdiler.

            Durum artık kontrol edemediğimiz noktaya kadar geldi, ne kadarı kayıtlı ne kadarı kayıt dışı onu bile bilmiyoruz.

            İktidar partisinin bile rahatsız olduğu kontrolsüz göç durumundan herkes tek adamın ağzından çıkacak kelimelere kilitlendi.

            Cumhurbaşkanı bazen göndereceğiz diyor, bazen de hiç bir yere gitmiyorlar deyip kestirip atıyor, bu da toplumda karamsarlığa sebep oluyor. Kafası mı karışık yoksa baskıya mı maruz kalıyor onu da bilmiyoruz.

            Bu durumdan çıkardığımız ders şudur. Türkiye’nin resmi olarak bir göçmen politikasının olmadığı görülmektedir. Bütün plan bir adamın ağzından çıkacak kelimelerle sınırlıdır. Türkiye’yi yönetenler günün şartlarına göre bir planları olmadığı için ağız değiştirebilmektedirler.

Seneye seçim var toplumu sakinleştirmesi gereken yerde durumu daha da karmaşık hale getirerek ne yapmak istiyor kimse kestiremiyor.

            Diğer taraftan Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden ve partisinin adında milliyetçi kelimesinin bulunduğu bir partide, sırf ittifak bozulmasın diye adeta bu yıkıma ortak olmaya devam etmektedir.

Oysa bizim eski Türkiye’mizde bir göç politikamız vardı ve çok doğruydu. Hatırlamak ister misiniz?

            Türk hukukunda Türk Vatandaşlık Kanunu ile İskan Kanunu'nda göçmenler Türk soyundan olanlar ve Türk kültürüne ait olanlar şeklinde iki kategoriye ayrılmaktadır. Kanunlarda tek tek göç, toplu göç, göçebelik, meskun olma, aşiret kavramları geçer. Balkan göçmenleri de bu kanuna göre yurda kabul edilmiştir.

            Yani kısacası; Türkiye’nin göçmen kabul etme şartı ‘Türk olmak veya Türk kültürüne bağlı olmak kriterleri aranmaktaydı.

            Peki mevcut durum nasıl? Türkiye kendi çıkardığı göç yasasını bile inkar eder duruma gelmiştir. Daha içinde bulunduğumuz bu skandala bile, bir isim bulamıyor hale geldiğimizi görün istiyorum.

           Gelenler göçmen mi? Sığınmacı mı? Mülteci mi? Kaçı kayıtlı kamplarda yaşıyor, kaçı kontrolsüz, kaçı pasaportlu veya geçici belgeli dolaşıyor inanın kimsenin gerçek rakamlardan haberi bile yok.

          İçişleri bakanına göre 3 milyon 711 bin 683 kişi,  bazı kaynaklar kayıtsızlarla birlikte sayıların daha fazla olduğunu söylüyor, bizim gerçekte gördüğümüz  hepsinden fazla.

         Artık zamlardan, adaletsiz yönetilmekten, işsizlikten ve girdiğimiz ekonomik buhrandan hepsinden vazgeçtik. Can güvenliğimizi koruyun yeter.

        Hükümetin kontrolsüz ve kayıtsız göç politikası ülkemizi uçuruma doğru hızla sürüklemektedir.

        Devlet Bahçeli’nin deyimiyle bu hükümet ne yapmak nereye varmak istemektedir.

        BİLEN VAR MI?

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde