ORTADOĞUNUN LOKOMOTİFİYİZ
- Çarşamba, 02 Mart 2016
Ortadoğu” deyince neyi anlıyoruz?Doğu ve batı arasındaki kara ve deniz ticaret yollarının düğümlendiği bir kilit bölgeyi anlıyoruz.Başta Petrol olmak üzere,bir dizi enerji kaynağını ve buna bağlı sanayi anlıyoruz.
Basra körfezini,Mezopotamyayı,Kızıl Denizi,Süveyş kanalını,Doğu Akdenizdeki strajetik limanları anlıyoruz…
İslamiyet ortak paydası,üzerinde yapay kabile milliyetçiliğini anlıyoruz…Bölgesel bir güç,önemli bir partner durumuna gelmiş bulunan İsraili anlıyoruz.Süper güçlerin bu bölgede verdiği çıkar kavgasını anlıyoruz.
Yetersiz Cumhuriyetleri,kabullenmesi zor müstebitleri,körlemesine yapılan savaş çığırtkanlıklarını anlıyoruz.
Ortadoğu deyince neyi anlıyoruz?
Bir dizi kanlı savası anlıyoruz…Sürekli kan dökülmesini anlıyoruz…çekilen sıkıntıları,çileleri,çözümsüz kalmış anlaşmazlıkları anlıyoruz.
Önce İsrail-Arap savaşları…Sonra Filistin gerilla mücadelesi…Ardından İran-İrak savaşı…Onu izleyen ABD-Irak Savaşı ve bu gün yaşanan gerginlikler her ne Ortadoğuda barışın sağlanması konusunda insanı karamsarlığa sevkediyorsa da,bugün umut veren gelişmelere de tanık oluyoruz.İsrailin genel olarak Araplarla barış sürecine girmiş bulunması ve yakın çevresinde sınırlı bir barış kuşağı oluşturması,bu kuşağın giderek genişlemesi konusunda bizlere umut veriyor…
Bizim Ortadoğu politikalarımızın özünü yine barış ve huzur hedefi teşkil ediyor.
Ne varki bizimle aynı görüşü paylaşmayan ve bize düşmanlık yapan odaklarla işbirliği içinde bulunan ülkelerin faaliyetleri,barışla ilgili umutlarımızı sarsıyor.Hatta bizi son derece gergin bir karamsarlığa sevkediyor.
Burada açıkça belirtmek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,Jeolojik konumunun kendisine sağladığı avantajları komşuları aleyhine kullanmayı hiçbir zaman düşünmemiştir.Türkiye başta su olmak üzere pek çok önemli kaynağa sahip olduğu halde,bu kaynakları da siyasal alanda kullanmayı düşünmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ,kuruluşundan bu yana sanayileşme mücadelesi vermiş bu mücadelede en stratejik madde olan enerji kaynaklarının hemen yanında yer aldığı halde,komşularının doğal kaynaklarına göz dikmemiş,hakkı olan oranları ve payları bile almamıştır.
Buna karşılık Türkiyenin kaynaklarına göz diken veya bazı siyasi paranoyalara kapılan komşular,devlet anlayış ve kavramlarıyla mukayesesi mümkün olmayan bazı davranışlar içine girmişlerdir…
Su kaynakları için girmişlerdir…Stratejik amaçlar nedeniyle girmişlerdir…Limanları nedeniyle girmişlerdir.
Gelin Türkiye ile didişmeye,boğuşmaya talip olmayın…Gelin Türkiyenin peşine takılın…Gelin çağdaşlaşma yolunda Türkiyeyi izleyin…Gelin Türkiye ile birlikte hürriyetlere,refaha,doya doya yaşamaya,milletinizin yaşam standartlarını yükseltmeye talip olun.
Yeri gelmişken önemli bir tarihsel oluşumun da altını çizmek ,bilgi vermek istiyorum.
Ortadoğu bölgesinin hemen en yakın komşusu olan Türkiye,Ortadoğudaki rejimlerden farklı bir rejimle yöneltilmektedir.
Türkiye çok partili ,çağdaş demokrasi modelini benimsemiştir.Buna karşılık Ortadoğuda hala hanedanlar,krallar,diktatörler ve taassup rejimleri hakimdir.egemendir.
Türkiye çok partili demokratik rejimin zeminine de laiklik ilkesini koymuştur.Demokrasissini,insan hakları ve çağdaş özgürlük ilkelerine dayandırmıştır.
Bütün bunlar şunu ifade etmektedir.Ortadoğuda örnek bir ülke olmak konusunda adeta tarih tarafından yükümlendirilmiş bulunan Türkiye,yukarıda çizdiğim çerçeve içinde sadece örnek değil aynı zamanda bölgenin lokomotifi durumuna da gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin gücü ve varlığı; Ortadoğuda yer alan ülkelerin,Kafkasya ve Balkan bölgelerinin tüm sorunlarına rağmen huzuru bakımından reddedilmez bir güvencededir.
Bu nedenle,Ortadoğu bölgesinde yer alan ve henüz dünyaya ayak uyduramamanın,hatta dünya ile uyum sağlayamamanın sıkıntısını yaşayan ülkelerin,Türkiye gibi bir örneğe ve lokomotife bağlanmanın avantajını kullanmaları gerekmektedir.Kalın sağlıcakla