Dönemin diyanet İşleri Başkanı sayın Tayyar ALTIKULAÇ iki dinsel akımın parselledikleri İmam Hatip Liseleri ve Kuran kurslarını uzlaştırıp,aradaki düşmanlığı kaldırmak için Süleymancılardan ve Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinden bir komisyon kurulmasını istiyor.Komisyonun temel amacı,birbirlerine kanlı düşman kesilen “ iki nesli”(İmam hatiplerle Kuran kurslarındakileri)İslam ilkeleri ve inançları etrafında bütünleştirmektir.Diyanet İşleri Başkanı sayın Tayyar ALTIKULAÇ,bu “ iki nesli bütünleştirme” önerisini Süleymancıların lideri Kemal KAÇAR’a şu gerekçe ile anlatır.
“kuran kursları da,İmam hatip liseleri de bizim müesseselerimiz.Bunları iki ayrı nesil olarak görmeyelim.(…..)Kuran kurslarından,bu okulların( İmam Hatip liseleri)hazırlık sınıfları gibi yararlanalım.Orada Kuran derslerini iyice öğrensinler.İmam hatip okullarına gelsinler.”
Kemal KAÇAR,Süleymancılar adına bu öneriyi ,” at ve eşek” örneği ile yanıtlıyor.” At ile eşeğin birleşmesinden ne at olur, ne de eşek olur” diyor ve reddediyor.
Görülüyor ki,dinsel akımlarla oluşturulan bölücülüğü,dinsel yöntemlerle ,dinsel yaklaşımlarla bütünleştiriciliğe dönüştürmek olanaksızdır.Hele bu tür parçalanmışlığı bilim ve laiklik dışı bir yöntemle tedaviye kalkışmak,Türkiye’nin sorunlarını daha şimdiden yabancı şirketlere ihale etmek hazırlığına girişmekten başka bir anlam taşıyamaz.
Karşıt dinsel kümeleri bile,dinsel ilke ve amaçlarla bütünleştirmenin iflasını gösteren yukarıdaki örnekleri istenen sayıda çoğaltabiliriz.Büyük düşünür İbni Haldun ,bu gerçeği 650 yıl önce görmüş,toplumsal yasalar( asabiyet)dışında devlete ve ülkeye din koruyuculuğu ve mukaddesatçı bir tutum içinde toplumu kurtarmak savında olanları,birer iktidar ve yönetim delisi olarak nitelemiştir.
T o p l u m s a l y a s a l a r dışında salt din yoluyla ülkeyi bütünleştirmek,yönlendirmek savını taşıyan yöneticileri delirmişlikle yaftalayan İbni Haldun,Atatürk sonrası Türkiyesi’nin tarikatçı yöneticilerine ve siyasal önderlerine,kim bilir başka bir ad bulabilr miydi ?
Bu gün Süleymancılar kuran kurslarına el atmışlardır.Buralarda körpe beyinleri ,laik eğitime karşıt biçimde inmeli duruma getirip,felçli bir kişilik karakteri yaratmaktadırlar.Burada kazandırılan psikopatolojik karakter,ülke bazında birbirini yeme derecesinde düşmanlık tohumları üretmektedir.En azından Nurcularla – Süleymancılar birbirlerini “ essamu aleyküm” diye selamlarlar(Allahın laneti başına insin demektir)Oysa selamın aslı ise,” esselamu aleyküm”dür.Her iki dinsel akım,laik devletin otoritesini de aşarak cumhuriyet eğitimin in bir bölümünü kendi aralarında parsellemişlerdir.” Eğitim birliği “( tevhidi tedrisat) diye bilinen ,devletin dayandığı temel bir ilke,Türk Devletinin varlık nedeni sayılarak yasalarla koruma altına alınan alınmasına karşın,sözünü ettiğimiz şizofrenik süreç içerisinde çatır çatır çatlatılıp,parçalanmaktadır.Devletin kendi temelindeki bu çatlamaya el koymasını,içimiz yanarak söylüyorum;artık kimse” iplemiyor”devlet bu olgunun seyircisi durumundadır.
Nurculuk ve Süleymancılık ,iki dinsel kümenin ayrı,ayrı oluşturdukları birer toplumsal güç odaklarıdırlar.Yukarıda verilen örnekte,iki dinsel gücün birbirlerine karşı konumları,organik gerçekçilik açısından tam bir kanserize karakter göstermektedir.Dinsel güçlerin laikliğe karşı tutumları ise yıkıcılık ve tahripte daha acımasız bir düşmanlık sergiler.Geriye dönüş sürecinde dinsel gücün acımasızlığında sınır yoktur.
Süleymancıların Kuran Kurslarında öğrencilerine içtiği ant şöyledir.Andın tam metni;
Ben Muhammed Müslüman” ümmetindenim….Türkiye dinsiz,laik bir memleket haline gelmiştir.Hayatımı,Mustafa Kemal ile savaşa adayacağıma,Türkiye yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime,Kemal Paşa zamanında çıkarılan kanunların tatbikini önleyeceğime,…kısa zamanda ümmet esasına dayanan şeriat devleti nin kurulması için devlet idaresinde(Türkiye Cumhuriyeti Devleti)söz sahibi olacak mevkilere gelmek için çalışacağıma,dinim,Allahım ve bütün mukaddesadım üzerine yemin ve kasem ederim.(Bakınız Prof.Dr.Fehmi YAVUZ Ölüm duyuruları,Dayanışma yayınları,Ankara 1983,sh: 16(Dinsel Bunalımdan Gerçek Hak Yolu.Sayı 170’den Aktarma)Prof.Dr Zeki Başar: Tarih Boyunca Yeminler,Erzurum Atatürk Üniversitesi Yayını)
Tayyar ALTIKULAÇ’ın işe el koyması,bir bakıma devlet adına kanserleşmeye karşı bir mücadeledir.Müdahale,laiklik bazında değil,dinsellik bazındadır.İmam hatip okullarını,Kuran kurslarına,Kur’an kurslarını da İmam Hatip okullarına,karşılıklı olarak bağımlı kılmak amacını gütmektedir.
Sadece Türkiye’nin her sahada ilerlemesi için uğraş vermeliyiz.Kalın sağlıcakla