28 Mart 2024

ÜLKEMİZDE İNSAN HAKLARI

  • PDF

10.Aralık 2015 günü tüm dünyada olduğu gibi,ülkemizde bu etkinlik kutlanmaktadır.Gerçekten bu günlere gelmek,insanların bugün sahip oldukları hakları sağlamak kolay olmadı.İnsanlık iki büyük dünya savaşı gördü.Yakıp yıkmalar,yağmalar,cana kıymalar,baskılar,işkenceler,uluslar arası,insanlığın yeniden böyle olaylarla karşı-karşıya gelmemesi için yeni önlemler alınmak zorunda kalındı.10.Aralık 1948’de Paris’te,Birleşmiş milletler(BM) Genel Kurulunda “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”kabul edilmiştir.

  Bu bildirge ile tüm insanların,hiçbir renk,din,dil,ırk ayırımı gözetmeksizin,haklar bakımından eşit doğdukları ve yasalar karşısında eşit oldukları kabul edilmiştir.Ne varki bu bildirgenin kabul edilmesi,dünyada,insan haklarının sağlanması için yeterli olmamıştır.İnsan hakları bozgunlarının  sürekli artması,ulusları,yeni bir takım sözleşmeler imza etmeye,yeni önlemler almaya zorlamıştır.Bu nedenle de “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,Kadın Hakları sözleşmesi,Çocuk Hakları  Sözleşmesi,İşkenceye karşı Sözleşme”gibi yeni sözleşmeler imza edilmiştir.

  Uygar ülkeler kendilerini bu sözleşmelere bağlı sayarlar.ve bu sözleşmelerdeki kurallara uyarlar.Bu sözleşmelere imza koyduğu halde,bu hükümlere uymayan ülkelere karşı ne yapılacaktır?Birey,devlete karşı nasıl korunacaktır?İşte bu sorunlar,devletleri,yeni arayışlara itmiştir.

   Bizim ülkemiz de sözleşmelerin tümüne imza etmiştir.Bu sözleşmeler başka ülkelerde olduğu gibi,bizim ülkemizde de parlamento tarafından imza edilerek birer “iç hukuk kuralı”durumuna gelmiştir.Ne yazık ki yurdumuzda bu sözleşmelere  tümü ile uyulduğunu,insan haklarının korunduğunu söylemek  oldukça güçtür.Ülkemizde  hala klasik haklar dediğimiz hakların,yaşama hakkının,düşündüğünü özgürce  söyleme yazma hakkının,işkence görmeme hakkının savaşımı veriliyor.Oysa özendiğimiz uygar toplumlarda artık bu hakların tartışması yapılmıyor.Ülkemizde hala güvenlik örgütleri,birer işkence merkezi gibi görülüyor ve öyle kullanılıyor.

  Ülkemizde hala,on beş yaşını bitirmemiş lise öğrencileri,örgüt kurdukları gerekçesiyle,yalnızca emniyet raporlarına dayanılarak,işkencelerden geçirilip yargılanıyor ve yıllarca tutan cezalara çarptırılıyor.Bizde hala,gazeteciler dövülerek öldürülüyor ve sorumluları  yargılayacak mahkemeler bulunamıyor.Bizde hala ,göstericileri kurşunlayan polis memurları ancak aylar sonra mahkeme önüne çıkarılabiliyor.Biz de  hala,çok sayıda  insan işkence edilerek,kurşunlanarak öldürülmüş;sorumlularını bulamıyoruz.Bizde hala,kanlı örgütler  devlete sızmış,bunları temizleyemiyoruz.Kanlı katilleri,uyuşturucu kaçakçılarını kahraman sayan yüzsüzleri Meclis’te barındırıyoruz.

  Tüm bunları düşündüğümüzde,İnsan Hakları evrensel Bildirgesi’nin kabul edilmesinden 67 yıl sonra insan haklarının neresindeyiz,diye soralım ve düşünelim…

  Hilafettin cumhuriyete geçiş,şeriattan çağdaş hukuk sistemine geçiş,ümmetten ulusa geçiş,kulluktan özgür bireye,vatandaşa geçiş,aslında en büyük insan haklarıdır.

  Ülkemizde “Kadın Hakları Sözleşmesinin”imza edilmesinden daha onlarca yıl önce,ülkemizde kadınlara “seçme-seçilme hakkı”verilmişse,kadınların erkeklerle eşit bir biçimde yan yana uygar dünyada yerini alabileceği kurallar,uygulamalar oluşturulmuşsa,bundan büyük insan hakkı olurmu!...

  Daha ç ocuk Hakları Sözleşmesi”imza edilmeden onlarca yıl önce bizim ülkemizde 23 Nisan,dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramı olarak yerini almışsa,bundan büyük insan hakkı olurmu!...Tüm bunlar,insan haklarının,demokrasinin yolunu açan girişimlerdir.

Tersine,Türk devriminin gerçekleştiği çağda,Avrupa da baskı rejimleri egemendir.Hitlerin,Mussolini’nin,Stali’nin baskıcı yönetimlerinin hangisinde insan hakları vardır?Hangisinde demokrasi nin kırıntılarına rastlayabiliriz?Ama Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti,bu günkü anlamda bir insan haklarının temelini atmıştır.yolunu açmıştır.Gerçek bir demokrasinin yolunu açmıştır.Onun çağdaş,uygar ilkelerine ihanet eden çıkarcı hainler,UTANSINLAR

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde