TÜRKİYE SEÇİMİNİ YAPTI

Köprünün altından çok sular geçti. AKP’nin ampulü pır-pır ve seçim nabzını tutmaya çalışan 6-7 araştırma şirketinin deneyimli çalışmaları nihayet sonuç verdi.

Bunların alacağı oyları ta günler öncesi biliyordu. AKP’nin alacağı oyların oranı için %49 ile %40 gelip gidiyor diyordu. Fakat 07 Haziran 2015 akşamı AKP oylarının yüzde 40’a kadar gerilediğini ilan eden araştırma şirketleri ve medya bir değil, iki değil, üçe çıkmış durumda oldu.

Aylar öncesi bu seçimin farklı olacağı söyleniyordu.

Görüşler, programlar

İdeolojiler, vaatler

Partiler yarışmayacaktı.

AKP ile Halk yarışacaktı.

AKP kazanırsa

Halk kaybedecek

Halk kazanırsa

AKP ise kaybedecek.

AKP 7 Haziran sonrası meclise “ Anayasayı değiştirecek yeterli parmak sayısı” bulamadı.

Halk şunu kavradı.

Türkiye bir yana

AKP öbür yana.

Seçim sonrasında her şeyi Saray’a yani Cumhurbaşkanlığına göre de biçimlendirmek isteyenler de aynı yolda hızlarını artırdılar.

AKP oylarının yüzde kırk (40) ve altına indiği, önceki seçimlerde bu partiyi destekleyen milliyetçi seçmenin bu kez MHP’yi Kürt vatandaşlarımızın da HDP’yi destekleyip yüzde 13.lük bir oranla TBMM’sine girmeyi başardılar.

Gelecekte yargının yeniden açmak zorunda kalacağı en önemli soruşturma dosyalarından birini, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın makamında şehit edildiği, terör saldırısı, diğerini ise Ağrı – Diyadin ilçesinde yaşanan çatışma oluşturacaktır.

Terörü lanetleyerek şehit savcı Kiraz’ı bir kez daha rahmetle andıktan ve Diyadin’de yaralanan askerlerimize acil şifalar diledikten sonra AKP milleti çocuk yerine koymaya ve anlattığı masallara herkesin inanmasını istemeye devam edecek mi?

Oysa bırakın çocukları, havada uçan kuşlar bile artık bazı gerçekleri biliyor.

PKK “ özgüvensizlik” le değil, “özgüvenlik” adı altında kentlerde kendi polis teşkilatını kurup kimlik kontrolü yaparken, vergi alırken, ruhsat verirken, gümrük kapıları, hatta mahkemeler oluştururken, bunları ayrıntılı biçimde bildiren istihbarat raporları sümen altı edilmedi mi?

Bölgedeki sivil halkı silahlandıran PKK garnizon içindeki Türk bayrağını indiren, Atatürk büst ve heykelini yerle bir ederken, Mehmetçiğe sürekli ateş ve taciz atışlarında bulunurken, bayrağımızı ve kamu malını yapık yıkarken, kentleri (şehirleri) cehenneme çevirirken, dönemin başkanı “ benim valim” dediği dönem valileri askeri kışlasına hapsetmediler mi?

PKK şehirler arası yollarda hendekler kazıp tüm araçları durdururken, 100-200 metre ötede konuşlanan askeri birlikler üç maymunu oynamak zorunda bırakılmadılar mı?

Bölgedeki fiili özerkliğin “ Yerel Yönetimlerin ve Demokratik Halkların Güçlendirilmesi” başlığı altında resmiyete dönüşeceği konusunda bir beklenti yaratılmadı mı?

Bunların tümü milletin gözü önünde “çözüm süreci” adı altında yaşanmadı mı?

İşte ülke kritik süreçte terör birden bire tırmanıyor. Yaşadığımız bu korkunç olaylar seyrinde HDP ise TBMM girmeyi başardı. Ülkemizi bundan sonra çok manidar olaylar beklemektedir. Allah ülkemizi manidar olaylardan gelişmelerden korusun.