01 Mayıs 2024

DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ MERCEDESİ

  • PDF

Diyanet İşleri Başkanının Mercedes arabasının olması normal bence...

Dört bakanlığın toplam bütçesinden fazla bütçe vermişsin .. Öğretmenden çok imamı,  okuldan çok ise camisi var...

Ankara’nın en görkemli binasıdır, Diyanet işleri Başkanlığı... Devlete egemen olan mezhebi temsil ediyor. Dindarlar yetiştirmek kolay değil.

Ducato’ya binecek değil...

Öyle pahalı değil. Mercedes 300 küsür bine alındı. Yalan çıktı... Faturası yayınlandı. Bir milyon TL..

Bu yalanda normal... Bunca yalan trafiği içinde deve de kulak.

Sonunda Diyanet işleri Başkanı aracı iade edince, Cumhurbaşkanı Başkana akıl verdi. “... Binmiyor sattırıyor... Ben farkında olsam derdim  ki, Mehmet hocam ne yapıyorsun, niye binmeyip sattırıyorsun, senin mercedes’in fiyatı ne ya...”

Buda normal...

Çünkü o mercedes kendi sarayının bir avizesinden daha ucuz..

Eğer diyanet İşleri Başkanı  Taşıt Kanununa tabi olarak makam aracını Maliye Bakanlığı bütçe ödeneklerinden almış olsaydı , aracın bu kadar kabarık değeri olmayacağı gibi, geri iadesi’de  olmazdı.

 

Diyanet İşleri Başkanı Valiler, Kaymakamlar ve Genel Müdürler gibi Taşıt Kanunu’na tabidir. Diyanetteki diğer Daire amirleri ve İl ve İlçe Müftüleri Taşıt Kanunu’na tabi olarak Maliye Bakanlığı bütçe ödeneklerine göre makam taşıtı alamazlar. Hizmet aracı hariç.

 

Diyanet İşleri Başkanı bu taşıtı elbette Türkiye Diyanet Vakfı’nın imkanlarıyla alıyor. Kendisinin mütevelli heyeti başkanı olduğu, özel hukuk ilişkisine bağlı bulunan ve hiç bir Vali ve Kaymakam’ın denetleyemediği bir  vakıf bu.

 

Pekala Türkiye Diyanet Vakfı’nın kuruluş amaçları içindeki vakıf imkanlarıyla araç almak var mı? Elbette yok. Çünkü vakıf senedinin ikinci maddesinde Vakfının amacı; “ İslam dininin gerçek hüviyetiyle tanıtılmasında, toplumun din konusunda aydınlatılmasında , Diyanet İşleri Başkanlığı’na yardımcı olmaktır, gereken yerlerde cami yapıp donatmak, fakir hastalar için tedavi kurumları açıp işletmek, zekat ve filtre gibi müslüman vatandaşlarımız tarafından yapılacak yardımları şartlarına uygun olarak toplumdaki ihtiyaç sahiplerine intikal ettirmek, sosyal yardım ve hizmeti geliştirmektir”... şeklinde ifade edilmiştir.

 

Ama bu gün vakif senedinin hükümlerinin dışına çıkarak çok şirketli Komaş-Gimaş/Vetaş/ Divantaş ve Temsaş gibi A.Ş bir holding haline gelmiştir.

20.12.1999 tarihli Radikal gazetesinde çıkan haberde  “ DİYANETİN GÜNAHI ”   başlıklı yazıda başbakanlık Teftiş Kuruluna/Vakıflar Genel müdürlüğünce  “ Diyanet Vakfı ” hakkında sunulan raporda vakıf senedine bağlı kalınmayarak, Diyanet Yetkilileri Vakıfı ne hale getirdiklerine işaret ediyor. Bunun en ufak örneğ ise Hacca gidenlerin parası  Diyanet Vakfı hesabına kaydırılmıyor mu?

 

Bana göre Diyanetin islama bakışı ve yorumlayışı çağın çok gerisindedir. İslam dinini, İlk müfessirlerin basit, çağın gerisinde kalan anlayışı ile değerlendiren gelenekçi bir anlayış Diyanete hakimdir. Zaman, çevre kültür farkını dikkate almadan topluluğumuzu geçmişe kilitlenmeye uğraşan kadrolar bu kuruma hakim olmuştur. Diyanetin merkezden taşradaki tüm memur kadrosunu İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi mezununun dışında başka okul muadili eğitim görmüş kadrolardan elaman alınmaması ve  sadece belli bir kesime hizmet sunan Diyanet İşleri Başkanlığı her zaman tartışılmaya ve eleştirilmeyle karşı karşıya olacaktır.

 

Zamanla Cüppeli Ahmet Hoca jet-skiye binince kıyameti kopardılar. Mukayese yapmak gibi olmasın ama eğer mesele dünya nimetlerinden yararlanmaksa o da onun tercihiydi. Keramet gösterip suda yüreyecek değil ya plajda... jet-skiyi görüp atladı.

 

Bu saraylar, bu uçaklar, bu helikopterler, bu yatlar, bu mercedesler, bu jipler, bu havuzlu villalar, bu jakuzili  daireler, saray odaları, sultan sofraları, bu debdebe, görkem, şatafat kısacası biz cennete gidene kadar onlar cennetliklerini aldılar bile. Kalın Sağlıcakla...

 

 

Muharrem DÜRÜMLÜ 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde