25 Nisan 2024

SIĞ DÜŞÜNCE

  • PDF
Gün geçmiyor ki, bir deli saçmasıyla karşılaşmayalım. Bunları yapanlar sıradan insanlar değil; sözüm ona topluma yön veren, ya bir akademisyen, ya bir kanaat önderi, ya bir imam, ya bir bürokrat ya da bir vekil vb. Hepsinin ortak özelliği bilmediklerini bilmemeleri…
Bilgi erdemdir. İnsan olgunlaştırır.
Bilgisiyle bütünleşmiş olanlar, mücadelelerini fikir üzerinden verirler. Sorgulama ve hayret etme yetkisini yitirmedikleri için her dem yenilenme halindedirler. Ön yargıdan kaçınırlar, kendi gibi düşünmeyenleri ötekileştirmezler. Malumat sahibi olmakla bilmek arasındaki fark budur.
 Gelin görün ki, kendini turnusol kağıdı zannedenler var. Kişileri ayrıştırdıkları yetmiyormuş gibi bir de insanların amellerini ölçmeye başladılar! Düşünün, kaybettiğimiz, onlarca öykü, roman, destan, deneme ve derleme sahibi, hayatını Türk kültürüne adamış olan, dünyanın sayılı isimleri arasında yerini almış Yaşar Kemal’e hayatına ait ayrıntılar içinde henüz Allah rahmet eylesin diyeceğimiz bir ipucu bulamadım diyebildi bir aklı evvel Üstelik bu kişi bir üniversitenin rektörü Yahu düşüncelerine katılmayabilirsin, eleştirebilirsin, varsa antitezini ortaya koyabilirsin, bunları anlarız fakat bu nasıl bir laf, hiç mi emeğe saygın yok?
Eski bir Arap atasözü “muaşeret insan yaratır” der.
Muaşeret birbiriyle hoş geçinme, karşılıklı iyi ve güzel ilişkiler içinde bulunma demektir.
Muaşeret; nezaket, zarafet ve estetiğin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu da yetmez, bilimin, felsefenin, sanatın, edebiyatın, tarihin coğrafyanın kattığı bir zenginlik gerektirir. Bu anlayış, tek bir disiplinle yetinmeyen - polymath aydın tipi- ilk dönem İslam düşünürlerinde vardı.
Muaşeretin, dini bilgiye daha doğrusu üç, beş biçimden ibaret ilmihale indirgendiği sığ bir dönemden geçiriyoruz. Öyle bir algı oluşturuldu ki, tüm kadınlar başını örterse, tüm okullar da İmam hatip liseleri haline dönüşürse sorunlar çözülecek ve Türkiye kurtulacak! Bir kadın öğretmenin Başınızı örtmezseniz Özgecan gibi olursunuz hezeyanları tam da bu anlayışın tezahürüdür.
Koskoca evrensel bir dinin indirgendiği yeri görüyor musunuz?
Bilim yok, teknoloji yok, üretim yok, edebiyat yok, sanat yok, yolsuzluk iddiaları almış başını gidiyor, kimsenin kimseye güveni kalmamış, adalet yok, her geçen gün özgürlükler alanı daralıyor. İslam dünyası deyince akla ölümler, yoksulluklar, yoksunluklar ve cehalet geliyor ama bizim öğretmen hanımefendi öğrencilerine dini böyle anlatıyor!
Sevsinler sizin din anlayışınızı!
Yeni Türkiye dediğiniz bu mu?
Din, insan hayatında bir motivasyon olabilir; fakat, cehalet ve gaflet içinde yaşayan insana dinin yapabileceği bir şey yoktur. Aksine, yanlışlarına meşruiyet zemini oluşturmak için dini de kullanacaktır. Yapılması gereken güçlü bir muaşeret ve evrensel bir paradigma oluşturmaktır.
Muaşeretin ve adabın mahalli bir retoriğe dönüştürülmesi Müslüman ülkelerinin handikapıdır.
Yerellik/mahallilik içinde evrensel düşünce üretilemez
Kadın konusu başta olmak üzere, insan hakları ve özgürlükler temelinde yaşadığımız tüm sorunlarda tıkandığımız nokta burasıdır.
Toplumsal olayları tek nedenli ele almanın zamanı geçti. Her türlü indirgemeci anlayış, kendi içinde birçok tutarsızlığı ve hata yapma riskini barındırır. Kaldı ki hem demokrasinin tüm nimetlerini kullanarak geleceksiniz, hem de demokrasiye aykırı ne varsa yapacaksınız, tam bir dilemma!
Her konuyu dönüp dolaştırıp dini zemine çekmek, geri kalmışlığın bir tezahürü olsa gerek! Bu anlayış geçmişte pek çok çalışmanın önünü kesti. Kalın Sağlıcakla! 
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde