19 Nisan 2024

AYNI GEMİDEYİZ

  • PDF

        Türkiye zor günlerden geçiyor. Şiddetin ve ölümün soğukluğu şehirleri kaplıyor. Yakılan yıkılan binalar, yağmalanan iş yerleri ve yitirilen canlar. Yarınlar daha kötü günlere mi gebe sorusu, anaların en büyük korkusu .Allah muhafaza..

         Sözler önemli “ Dokuz kere düşün bir kere söyle” atasözü boşuna söylenmiş değil.

         Hele sözü söyleyen topluma yön verenler ise dokuz değil doksan kere düşünmeleri gerekir.

         Neler söylenmedi ki….

         Kimi bayrağın adı değişsin dedi, kimi vatanın adı!

         Kimi Atatürk’ü aşağıladı, kimi Bakara’ya makara ekledi.

         Sayın ile şehit kellesi zihinleri alt üst etti.

         Hafızalar boşaltıldı; iki bin yıllık milletin adını tartışır hale geldik. Tarihe hakaretin adı ise “ yeni Türkiye” oldu.

        Hülasa millet olma bilinci, yerle bir edildi.

        Sahiden, yaklaşık seksen milyonun sahiplendiği, “ milli “ olarak gördüğü ortak bir değer bırakıldı mı? Nerede “ akil “ adamlar, cevap versinler; yekvücut olabileceğimiz ne var?

        Önceleri, din siyasete alet ediliyor diye kızardık. Şimdilerde, bir siyasi partinin söylemi 2 din “ oldu. Çok daha tehlikeli, çok daha riskli…

        Hak, hukuk, doğruluk, adalet, liyakat ilkelerinin yerini; lidere bağlılık, particilik, havuz medyası, komisyon, rüşvet, kayırmacılık, yandaş kavramları doldurdu. Gösteriş, riya, lüks, debdebe, gökdelenler, saraylar dindarlığın göstergesi haline geldi. Tevazu, hoşgörü, kucaklayıcılık kitaplara gömüldü.

        Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

        Toplum bilincine yönelik saldırılar, bir yerden patlak verir.

        Milleti millet yapan değerlerle oynamanın faturası mı? Çok ağır olur, çok Allah muhafaza.

        Ya olan biteni sorgulamayan kalabalıklar, sizlerin sorumlulukları ?

        Şair diyor ya “ midye gibisin kardeşim midye gibi kapalı, rahat “

        Ve devam ediyor Nazım Hikmet;

         Koyun gibisin kardeşim gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye

        Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm….

        Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

        Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

        Kabahat senin.. demeğe dilim varmıyor ama kabahatın çoğu senin canım kardeşim.

        Birileri hemen kızacaktır, halk aşağılanıyor diye…

        Hiç kızmasınlar, “ sürüleşmeyin “ ikazını yapan Allah’ın  bizatihi kendisi..

        Halbuki insan sorumlu varlık.

        Allah’ın yegane muhatabı.

        Yeryüzü onun uhdesinde.

        Kişiliğin temeline yerleştirilen iki özellik. Bilen/düşünen ve irade eden olması. Ve fakat kur’an’ ın ifadesiyle insan, “ az düşünüyor, sorgulamıyor”

        Ayetlerde tefekkürün/düşüncenin tüm aşamaları bir bir dikkatlerimize sunuluyor.

        Tedebbür et tezekkür et, teaakul et, tefakkuh et denilerek binlerce kez, aklın, iyiye, güzele, doğruya kullanılması isteniliyor.

         Daha ne demeliydi Yüce Allah?

        İşine geleni alıp, işine gelmeyeni göz ardı edenlere de mesaj var. Büyük çoğunluğun ziyanda olduğu hatırlatılıyor insanlığa. Aklını çalıştır ve hakikatın bütününe yüzünü çevir; parçalanan hakikat, hakikat olmaktan çıkar, deniliyor. Kalın sağlıcakla!

 

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde