18 Nisan 2024

EKRANLARDA YENİ REZALETLER

  • PDF
TV ekranlarında evlendirme programlarını biliyorsunuz. Bu Programlarda her türlü skandal vardı. İşin tamamına yakını şike, danışıklı dövüş idi. Esra Erol, Zuhal Topal ve Seda Sayan üçlüsü bu işten korkunç paralar kazandı. Karşılığında topluma ne mesaj verildi. Katılanların çoğu paralı figürandı.
Senaryolar yazılmış, onlar küçük paralar karşılığında oynuyordu. Araya bazen saf vatandaşların düştüğü de olmuyor değildi!
İran, Rusya, Türkmenistan gibi ülkelerden profesyonel kadınlar getirildi. Bazıları fuhuş şebekelerinde iş yapıyordu. Kavga dövüş kıyamet, iş bir yere kadar gitti.
Defalarca yazdık. Sonunda işin cılkı çıktı. Toplum bu rezilliklere büyük tepki gösteriyordu…. Ve bu yayın döneminde evlendirme programları iptal edildi. İyi de, bu hanımlar ne yapacaktı? Her halde boşta kalacak değillerdi. Zuhal Piyasadan çekildi ama ötekiler işlerini aynı hızla, ancak başka bir formatla, aynı çizgide, aynı doğrultuda sürdürüyor! Her ikisinin ekiplerinde yine o evlendirme programlarının “ucuz kahramanları” yer alıyor. Onlar yine stüdyoda figüranlık görevlerini yerine getiriyor.
Şimdi yaptıkları şey insanları birbirine düşürmek, kavga ve hakaret ettirmek…. Karı koca kavgası, gelin kaynana kavgası, anası babası belli olmayanların kavgası, ne ararsanız var bu programda. Hakaretler, tehditler, küfürler birbirini izliyor. Bunlar bu yolla reyting alıp para kazanmanın peşinde. Esra’nın kuaförü bir “Aşk yaşamış”, kız sahtekar çıkmış ve onu dolandırmış. 15 gün boyunca kuaför ve kız ekranda, suçlamaların ve yalanların bini bir para… Bıktırırcasına uzatılan yalanlar…. Zira başka konuları yok. Yaa kardeşim Türkiye’de her gün bu olayın yüzlercesi oluyor. 
Son olarak Seda’nın programında acayip bir olay gündeme getirildi ve o da tam 15 gün sürdü. Küçükken evlatlık verilen 13 yaşında bir adam güya annesini arıyor ve iddia ediyor: “ benim annem Hale Soygazi!...” Bunu kendilerince kanıtlamak için onlarca düzmece tanık kullandılar. Bir bölümü stüdyoya getirildi. bazıları telefonlara bağlandı. Çoğu yalan söylüyordu. Kadın anlatıyor: “ 1974 yılında Hale  Soygazi’yi  gördüm. Üzerinde siyah bir pelerin vardı. Pelerin boldu, demek ki hamile imiş!” Başka tanıklar anlatıyor…..” ben bu olayı falancadan duymuştum, ona da filanca söylemiş, Ama hepsi öldüler!... Her şey mış, miş
Hale Hanımın dışarıda önünü kameralarla kesiyorlar. O yırtınıyor.” Ben hayatım boyunca hiç doğum yapmadım. Bu adamı tanımam etmem!.... Stüdyoda yer alanlar bastırıyor: İnkar etme, bunu senin doğurduğun iddia ediliyor!... Bu konuda herhangi bir kanıt, bilgi, belge ya da tanık var mı? Hiçbir şey yok. Ama adam bastırdıkça bastırıyor….” O benim annem”! Kulağına öyle fısıldamışlar. Hale Soygazi’yi ısrarla stüdyoya çağırıyorlar: “ Gel buraya, kendini savun!….
Adliyeye git, DNA testi iste….”
Bu rezillikleri izlerken düşündüm: Örneğin Hale Soygazi yerine ya ben hedef seçilseydim ne yapardım. Düşünün yani 43 yaşında biri günün birinde ekrana çıkarılıyor ve “ Benim babam Emin Çölaşan, gitsin DNA testi yaptırsın” diyor…. Ve bu yayın günlerce sürüyor. Acaba ne yapardım?
Hiçbir yayın kuruluşunun insanların onuruyla böylesine oynama hakkı yoktur, olamaz. Hale Soygazi ile hayatım boyunca tanışmadım, konuşmadım, el sıkışmadım, yüzünü görmedim. Sadece ismini medyadan bildiğim bir sanatçıdır. Üzerine niçin gidildiğini bilmiyorum ama mutlaka bir kuyruk acısı olmalı. Bu tuzak beni insan olarak çok üzdü…. Zira böyle tuzaklar her gün birilerine karşı kuruluyor. Bunu medya gücünü kullanarak yapmak, düzmece tanıklarla mışmışlarla şehir efsaneleri yaratarak bir insanın üzerine reyting uğruna böylesine çullanmak ayıptır ve suçtur… Hesabı mutlaka sorulmalıdır. Eğer o yayınları izlediyseniz, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız. En sonunda… Kalın Sağlıcakla!
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde