Avrupa Birliği içinde yer alan ülkelerin kimi Cumhuriyet,kimi  de Meşruti Monarşi ile yönetiliyor.Bu değişik yönetim biçimlerinin ortak paydasını ise “ insan” a” “ bireye” verilen önem ve değer,yani “ insan hakları” oluşturuyor.

AB bünyesinde yer alan devletlerin zeminini oluşturan toplum yapıları da birbirinden farklı…

Örneğin Almanya,Fransa,İspanya gibi devletler,Cermenler,Franklar,Vizigotlar gibi belirli kavimlere dayanırken,İngiltere devletini farklı kökenlerden gelen insanlardan oluşturuyor.

Yine bu farklılığı,bu ülkenin ortak payda olarak insan haklarını temel alması ortadan kaldırıyor.Gelişmiş batı ülkelerinde kimse kimsenin dinine,ırkına,diline karışmıyor.Kimse kimseyi kınamıyor ve kimse kimseye sen şu veya bu olacaksın diye baskı yapmıyor.Yunan kimliği taşıyana Yunanlı,İngiliz kimliği taşıyana İngiliz,Alman kimliği taşıyana Alman deniyor ve hepsi de ortak pasaport,Avrupa birliğinin pasaportu taşıyor…

Burada,Avrupa Topluluğu’na dahil ülkelerin ortak bir tavrının da altını çizmek istiyorum.

Teröre karşı ortak davranıyor,ortak önlem alıyorlar.Buna,yani teröre karşı ortak tavır konusunda da bir örnek vermek istiyorum.

Almanya PKK’yı terör örgütü olarak ilan etti.Arkasından diğer Avrupa ülkeleri PKK’nın terör örgütü olduğunu benimseyerek önlem aldılar.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ de aynı kararlılığı paylaşıyor.

Herkesin artık şu açık gerçeği görmesini istiyorum.

Biz PKK ve terör konularını başka bir tarafa,demokratikleşmeyi başka bir tarafa koyuyoruz.Bu ikisi arasında uçurum var.Bunların ikisi ayrı,ayrı şeyler.kimse kalkıp bize “PKK terör örgütü değil,demokratik bir harekettir” demesin.Bunu söyleyen teröre kılıf arıyordur.Bunu söyleyen terörle işbirliği yapıyordur.

Artık uluslar arası kavramları da çok doğru kullanmak zorundayız.Zira bu kavramlar,dahil olmaya hazırlandığımız Avrupa birliği bünyesinde standart anlamları ifade ediyor.

Terör,demokrasi,özgürlük,adalet gibi kavramların anlamı üzerinde spekülasyon yapılmasına kimse hoşgörü göstermiyor.

Terör insanlığa karşı sürekli suç işliyor.Avrupa Topluluğu ülkeleri de bu kavramları bu anlamları ifade etmek için kullanıyor.

Terörle demokratikleşmeyi,kesin hatlarıyla birbirinden ayırdıktan sonra demokratikleşmeye geliyorum.

 72 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde çok partili demokratik rejim 45 yıldır yaşamaktadır ve bu 45 yılın içinde olağanüstü dönemler vardır.Biri dolaylı üç askeri müdahale vardır.Yaşanan olayları,karşılaşılan siyasal sıkıntı ve bunalımları burada tekrarlamak istiyorum.

45 yıldır pek çok Anayasa değişikliği yapıldı.Yeni Anayasalar yapıldı.Adı çok partili rejim olan,fakat birbirinden farklı uygulamalara gidildi.

Burada kimseyi suçlamak istemiyorum.Bu olayları yeniden değerlendirmek ve durumu saptamak için kaydediyorum.

Keza bu olağanüstü dönemleri hazırlayan olağanüstü ortamlara yeniden dönülmemesi için yasal alanda sert önlemler de alındı.

Terör konusunda zafiyet yaratan yasal bir boşluk varsa tahkim edilip,yeni yasalarla bu zafiyet giderilecek.Eğer düşünce suçu ile terör suçu arasındaki farkı göz ardı eden bir durum varsa bu da tefrik edilecek.Yani kafa karışıklığına yol açan bir durum varsa,yasalarla yeni düzenlemeler yapılarak sorun ortadan kaldırılacak.

       Türkiye çağdaş hukuk zemininde en az Avrupalı dostları kadar çağdaş,insan haklarına saygılı,demokratik bir ülkedir ve bu yapısını günün gerekleri doğrultusunda geliştirmek,pekiştirmek azmindedir.Kalın sağlıcakla!