29 Mart 2024

HİLAL-İ AHMER

  • PDF

   Büyük bir felaketin ardından daha çok dayanışma ve yardımlaşmaya, ortak değerleri güçlendirmeye, olası felaketlerin önlenmesi için iyi bir planlama yapma ve öz eleştiriye, dikkatli ve seviyeli konuşmaya ihtiyacımız var. Afetzedelerin aldıkları yara, çektikleri cefa ve düştükleri zor durumdan dolayı haklı, haksız her türlü eleştirel konuşmaları kabul edilebilir.

   İnsanlığın temel değeri ve varoluşunun olmazsa olmazı birliğe ihtiyacımızın olduğu günlerde yönetici durumdaki kişilerin üslupları ayrıştırıcı değil, birleştirici olmak zorundadır. Uzun yıllardan beri normal zamanlarda kullandıkları: “Çapulcu, sürtük, terörist, geri zekalı, haysiyet fukarası, sefil, zavallı, gafil, eşkıya, çürük, haysiyetsiz, onursuz, sanatçı müsveddesi, edep fukarası, ahlaksız, haysiyet celladı, kan emici…” gibi sözcükleri çok duymuştuk. Ancak bu zor günlerde hakaretlerin duracağını sanmıştık. Yanılmışız, bu kez yapılan hakaretin ağırlığı boğazımıza düğümlenerek nefesimizi kesti.!

   Ruh ikizi gibi davranıyorlar. Biri, AHBAP derneği ve BaBaLa TV’yi sert şekilde eleştirirken: “Devletin yapamadığı ne vardır da ahbap'çılar, babala'cılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır” diyor ve diğeride “Kızılay nerede” diye soranlar için: “Be ahlaksız, namussuz, adi... Kızılay 2,5 milyon insana yemek ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu?” diyor. Bu ifadeler çok yanlış olduğu gibi toplumda daha büyük şiddette deprem etkisi yaratmıştır.

   Ne diyelim Osmaniye gezisinde şehri temiz bulmuşlar ama sözleri kirli. Birbirine sayın diye hitap eden yöneticilerden sonra hakaretin ağızlarına yuva yaptığı yöneticileri de gördük. Kerem Kınık’ın genel başkan, oğlu M. Furkan Kınık’ında Genç Kızılay’da genel başkan yardımcısı olduğu Kızılay, eski güvenini kaybetmiş, siyasetin arka bahçesini bırakıp tam da merkezine oturmuş, yardımdan öte ticari faaliyetleri ve siyasetçilerin yakınlarının yüksek ücretlerle çalıştığı iş yeri olmuş. Şube seçimlerine bile şaibeler bulaşmış, açıkça kader planı içinde kendine yer bulanların örgütü haline gelmiş olduğuna göre etik değerleri de yok etmişler.!

   Kızılay’ı bu duruma düşürenlerden hesap sorulması gerekirken eleştirenlere hakaret etmek, beceriksizliğin ve depremde yaşanan aciziyetin dışa vurumundan başka bir şey değildir. Kızılay nerede sorusunın yanıtını hepimiz biliyoruz: Deprem bölgesinde çadır satıyor, yemek satıyor, ticaret yapıyor.!

   Depremin sonunda Kızılay ticaretinden dolayı zengin, genel başkanları da bu zekayla mali işlerle uğraşan bakan olabilir. Örneğin: Ticaret bakanı olursa bakanlığa da çadır satabilir.! Zor olan ise halkın güvenini nasıl kazanacağıdır.

   1868’de bir grup idealist doktor tarafından kurulup 1877’de “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti” adını alan ve 1923 yılında “Türkiye Hilali Ahmer Cemiyeti” olarak adı değişerek 1935 yılında ismi “Türkiye Kızılay Cemiyeti” oldu. Adını büyük önder Atatürk verdiği için mi bu hale getirdiler gibi aklıma deli sorular takılıyor.

   Türk Dil Kurumuna göre seviye; düzey, üstünlük ve güzelliktir. Seviyesizlik ise karşıtıdır. Doğal afetlerde siyaseti öne çıkarmak seviyesizlik ise edilen hakaretler nedir.?

   Depremden çok yönetimin beceriksizliği ve aldıkları notlar yaşayanları derinden yaralarken yüz elli beş yıllık Hilal-i Ahmeri de enkaz altında bırakarak mevta yaptılar.!

   “Babadan oğula Kızılay sattı satıyor.com” isimli bir site Kızılay’a yakışmaz mı.?...

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde