29 Mart 2024

YAZ ÇOCUK YAZ...

  • PDF

             Hazan mevsiminin Kasımı yaprak döküm ayıdır. Yeşilden rengarenke dönüşerek sararan ve sonunda gazel olup ağaçları çıplak bırakan o günlerdeyiz.

             Onunla biraz konuşma olasılığımız olsa neler söyler, ne sitemler ederdi kim bilir? Belki de ben söyleyeyim sen yaz çocuk derdi.

             Uçuyoruz uçuyorrr... söylemleriyle yerli otomobil yapmak için patinaj yaparken, beni açtığımız uçak fabrikalarımızı kapattığınızda öldürdünüz diye başlardı.

             Anadolunun birliği ve çarıklı ayaklar ile aç susuz kurduğumuz cumhuriyetin T.C’sini kaldırdığınızda halkın lokmasını asarak beni kahrettiniz.!

             Mehmetçik kanıyla kazandığımız toprakları yabancılara satarken ruhumu da pazarladınız.!

            Sizi sahiplendiğimin zerresi kadar bile beni sahiplenip dinleseydiniz dolar 8, euro 9.5 TL olmazdı. Biz hem fabrika yaptık hem de Osmanlının borcunu ödedik. Fabrikalarımızı babalar gibi sattığınız yetmedi, üstüne de yüksek faizle borçlandınız. Hani beni dinlemediniz, “Bugün borç alan yarın emir alır” diyen Sultan Süleymanı da mı duymadınız.!

            Benim efendilerimi, analarıyla anarak git dediğinizde kurtuluş savaşının kahraman kadınlarını mezarlarında rahatsız ettiniz.!

            Akşam sohbetlerimi “iki ayyaş” diye nitelediniz. Ayıkken bile TL’’yi dünyanın en değersiz parası durumuna düşürürken siz ne içtiniz diye sorduk mu?

            Sürekli olarak kin beslerken, seçim zamanları takiye yapıp oya tahvil etmek için yaşatmaya alıştınız.  

            Ben, sizin randevu almak için aracı koyduğunuz Washington’da, Havana’da, Santiago’da, Bişkek’te, Mexico City’de, Japonya’da ... heykel, emperyalistlerle çatışan mazlum ülke askerlerinin koynunda fotoğrafım. Beni siz öldürdünüz ama dünya yaşatıyor ama yine peşimden laf ettiniz.!

            Avrupa ülkelerinden bile önce seçme seçilme hakkı verdiğimiz hanımefendilerin kimi cumhuriyetimize “Osmanlı İmparatorluğu’nun 90 yıllık reklam arası” dediğinde yazıklar olsun diyemediniz.!

            İyi ilişkiler kurduğumuz komşularımızla “sıfır sorun” palavralarıyla ilişkileri bozarken, “yurtta barış, dünyada barış”ı anlamadığınızı ve donanımlı elçilerimize“monşer” diye hitap ederken aşağılanın dış politikada ki itibarımız olduğunu düşünmediniz.!   

            Zihni Derin’i görevlendirip oluşturduğumuz bahçelerin ürününü “alın keyif çayı için” diye kürsülerden halkın üzerine savrulması için değil, Doğu Karadeniz’in kalkınması için getirdiğimizi bile öğrenemediğiniz.!

            Milli bayramlarımızı kutlamamak için bahaneler uydururken “Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar” söylemimi nutuk da mutuk da okumadığınızı anladım.

            Cumhuriyetimizin 81. Yılında 29 Ekimde  Haçlı seferlerini başlatan  Papa X. Innocenzo’nun Roma’daki heykeli altındaki masada Avrupa Birliği anayasasının imza töreninde imzalarınızın yıkım getirereceğini anlamadığınızdan Anıtkabir’de kemiklerimin sızladığını hissetmediniz .!

            Millet kavramının kutsallığının yerine ümmeti yerleştirmek için bize ambargo uygulayan Araplara bile nota veremediniz.! Ama bilime sırt çevirip dindar nesil yetiştirmek uğruna ülkeyi tarikatlara teslim edip, her istediğini verdiğiniz işbirlikçilerinizden gelen zararı “aldatıldım” diyerek rahatlıkla geçiştirdiniz.!

           Ve sonunda 1939 Erzincan depremini 2020 yılındaki ana muhalefet partisine bağlayanlar tarafından yönetilmeyi hak ederek hapı yuttunuz mu?

           Dikkat et “ben ve şahsım” demiyorum, “biz” diyoruz. Yeter çocuk yeter, beni hem çok üzdünüz,  hem de yordunuz...

           Atam,1938’in hazan ayından beri yetimiz.

         Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve dünyanın hayran olduğu gerçek lideri her zaman özlem, minnet ve saygıyla anıyoruz. Nur içinde uyu.

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde