Uzun yıllardan beri iktidarın yönettiği belediyeler gibi onlarda sancılı. İstanbul Büyükşehir Belediye meclisinde olanlar Ankara’dan farklı değil ki. Özellikle Esenler’in belediye başkanı var ki belediye meclisini çalıştırmamak için her oturumda vır vır.. sadece çene. Basında yazılanlara göre belediyeyi akrabalarıyla doldurmuş. Çaldığı zamanın 16 milyon İstanbul’lunun olduğu, geciktirdikleri hizmetin faturasını İstanbul halkının ödediği umrunda bile değil. Belediye çalışmalarını sabote etmek için gerekirse kavga edecek kadar gözü dönmüş.! Üst üste iki kez kaybettikleri seçimden sonra İmamoğlu fobisi oluşmuş.

 

         Anadoluda “alma ağacının dibinde büyümüşler” derler. Tam da bunlar için söylenmiş. Her şeye kendileri sahip olacak, her şey kontrollerinde olacak, her zaman gücü ellerinde tutacaklar ..... gibi.! İstanbul’u kent ötesi bir mantıkla, holding gibi yönettiler. Sonuç; hangi şehre el attılarsa perişan ettiler. Beton + rant ve rant + beton müthiş ikili. Bırakın büyük şehirleri kasabalarda aynı. Topbaş’ın damadının şirketinin 33 milyon liraya aldığı arsayı, belediyeye 370 milyon artı KDV’ye sattığı söyleniyor. Daha gerisini yazmaya gerek var mı?

 

         Şehri öyle bozdular ki Kanal İstanbul mu? Katar İstanbul mu? belli değil.! Kanal İstanbul’un rantlarından kitap, şehrin yolsuzluklarından ansiklopedi çıkar. Hepsinin altından da işbirlikçileriyle başta Katar olmak üzere çoğunlukla arap sermayesi çıkar...! Ne kadar arap sevicimiz varmış...!

 

         Yolsuzluk önergeleri TBMM’de olduğu gibi AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla reddediliyor. İETT’de önceki dönem yapılan 9.1 milyonluk usulsüzlük aynı şekilde reddedildi. Genelde ve yerelde bu önergeler niçin reddedilir anlamış değilim. Doğruların ortaya çıkmasından kimlerin rahatsız olduğunu ise anlamış durumdayım.

 

         Diyanet başkanı Atatürk’e lanet okumasıyla yine gündeme geldi. Hiç şaşırmadım çünkü “dervişin fikri ne ise zikri de odur”. Dua ve iyilikle anmalarını bekleyecek değiliz. Onlardaki Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığı yeni değil ki. Ben “kötü söz sahibinin” der geçerim. Sağlıklı ve uzlaştırıcı konuştuğunu hiç duymadım. İslam dininin temsilciliğinden çok bir partinin militanı ve kraldan çok kralcı.!

 

        İslamiyete çok zarar verdiler. Şimdi de islamın şartlarını ayrıştırıp davetiyeli namaz seanslarına başladılar. Dünya Ay’ı çözüp, Mars’a giderken bizimkiler Ayasofya’da hutbede kılıç gösterisi yapıyorlar. Aya nın kutsallığını bırak, başkenti Sofya olan ülkenin parası beş yıl önce ortalama1.5 TL’ydi, günümüzde 4 TL’yi geçti. Milleti “fakirlik imtihandır” fetvasıyla uyutacağına birazda ekonomiyi ve zırhlı lüks makam aracını anlatsa ya...!

 

 

        Nedir bu Atatürk’ün ve Cumhuriyetin çektiği; diyanet başkanı lanetler, yandaş dergi “hilafet için toparlanın”çağrısı yapar, evlat Bilal harf devrimini eleştirir. Ayrıca yılın fıkrasına aday olarak da “Türkiye’nin son 20 yıldaki güçlenmesi ve sıçrayışının arkasında dindar insanların ciddi rolü” olduğunu söyler.! Bunlar kuyruk acısıyla, ortaçağ karanlığının tehlikeli özlemidir.