05 Mayıs 2024

İKİNCİ MADDE

  • PDF
     Anayasanın, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen 2. Maddesi:  “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, baslangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyor. 
     Toplumun huzurundan başlayalım; Çoğunluğa yok, birilerine var.
     Kimlere var? Siyasetten beslenenlere ve kotmaklara huzur var. Gerçi onlara arzuladıkları herşey var. 
     Siyasetten beslenenler hep huzurlu. Her dönem gücün yanında yer aldıklarından omurgasız huzurlular sınıfına kaymak tabaka olarak yerleşirler. Kotmak kafalılar da huzurun yokluğunu sorgulamaz ve mideleri omurgasızların artıklarıyla dolu olduğu için, omurgalılara veryansın ederler. Ama toplumun huzuru sosyal ve ekonomik bağlamda kaçık.
     Atatürk milliyetçiliğini Kadir Mısıroğlu denen fesliye sormak gerekir! Aklı fesinin püsküllünden bile kıt olan meczup, canı sıkıldıkça açıkça şeriat istiyor. Son olarak Atatürk’ü  kastederek, "Heykellerin köpek leşi gibi sürüklendiğini göreceksiniz" diyor. Dünyanın saygı duyduğu insana bunları söyleyene ne denir; Höst ulan... yedi düvelin diş geçiremediği Atatürk, senin ağzına yakışmaz. Senin ağzına köpeklerin şeyi yakışır!                                                                                                                
     Benliğinde taşıyamadıkları milliyetçilik duygularıyla, “Her türlü milliyetçilği ayaklar altına aldık” diyenlerle ortaklık yapanlar; Fesliye söylenecek sözünüz yok mu? Milliyetçilik, maddi bir karşılık beklenmeden, vatan sevgisiyse, milli dayanışma da sadece kürsülerde plaka numarası vermek değildir. 
     Huzur yoksa, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinden de söz edilemez. Seçimle gelenin seçimle gitmediği, belediye başkanlarına kadar başbakanın bile görevden alındığı bir ülkede, olsa olsa bir kişinin iki dudağından çıkan azletmek eylemi olur. Bunların kılıfı da çok trajikomik, istifa ettiler..! 
     Sn. Cumhurbaşkanı, "Bir makama getirilirken iyi de makamı boşaltmasının istenmesi niye yadırganıyor" dedi. Ama o makama siz aday gösterdiniz halk ta seçti. Kaldı ki onlar bürokrat değil ki, istediğiniz zaman görevden alınsın. Sizin ajandanıza göre seçimle gelen seçimle gitmiyormuş. Yoksa kandırıla kandırıla, bizi mi kandırıyorsunuz? İstifalar referandum sonuçlarıyla bağlantılıysa, halk iradesinin kişi tercihine indirgenmesi daha da vahimdir. 
     Hukuk ve adaletin, başta Silivri olmak üzere cezaevlerinde, mahkemelerde ve zırhlı makam araçları içinde infaz edildiğine şahit olduk. Ya, şimdilerde Başkentin valisinin her ay başında yayınladığı yasaklara ne demeli. Yüksek yargı başkanları da topladıkları çayı içince, kuvvetler ayrılığını anımsarlar diye hala bekliyoruz!
     Başbakan yardımcısı Şimşek’in, “Ya borçlanacağız ya vergileri arttıracağız” söylemi ekonomide işlerin iyi gitmediğinin kanıtıdır. Dolaylı vergilerin sürekli tırmanışı gelir dağılımı adaletsizliğini körükleyerek sosyal devleti de hırpalamaktadır.
     Devlet organlarının işleyişine ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine vesayet diyerek ülkenin temel taşlarını oynatanlar, kendilerine göre bir vesayet yarattılar. Bunlar Anayasanın maddesiyle çelişiyor ve ülkemize yakışmıyor ama maalesef yaşanıyor... 
     Eyy ahali, sizce ikinci madde var mı? Ya beslenenler ile kotmakları, ya da gününüzü göreceksiniz..!  “Nereden nereye.”
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde