29 Mart 2024

emre-eser

Ortadoğu Karanlığında Türkiye Aydınlığını Anlamak

  • PDF

Yaşam hakkı; dünya üzerinde doğmuş doğmamış her varlığın sahip olduğu; insan hakları doğrultusunda en temel hak ve hürriyettir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. Maddesi diyor ki : “Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez.”

Medeni ve siyasal haklar sözleşmesinin 6. Maddesini okuduğumuzda “Yaşam Hakkı” konusunda temel hükümlere yer verdiğini görürüz ve hiç kimsenin yaşamının keyfi olarak elinden alınamayacağı ibaresine rastlarız.

Maalesef geçtiğimiz günlerde Mısırda insanlar keyfi olarak kasten öldürülmüş ve yaşam hakları ihlal edilmiştir. 4000-5000 arası insanın yaralanmış, 600-1200 arası insan darbeci Sisi tarafından cani bir şekilde katledilmiştir.

Bu insanların yaşam hakkının elinden alınmasının hiçbir meşruiyeti ve hukuki boyutu yoktur. Zaten yapılan darbelerin yasal dayanağı yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun darbelerde zulüm ve kan vardır. Darbe yapılan ülkeler hiçbir zaman demokrasi, yenilik, hukuk, ekonomi yönünden gelişememiş aksine daha da geriye gitmiştir.

Mısırda demokrasi isteğini sokağa taşıyan halk; bu darbe ve katliamla tekrardan hayal kırıklığıyla baş başa bırakılmıştır.

Yaşam hakkı ihlali yapılan Mısırda; başta ABD ve Batı dünyası neden “Mısır askerini kınıyoruz” demekten öteye gidemiyor ve halen yapılan katliama müdahale diyor? Neden darbeye darbe demekten kaçınıyor?

Mısır Devleti yıllık harcamalarının büyük bir kısmını Amerikan silah sanayine harcıyor. ABD şimdi buna darbe derse; darbecilere silah temininde bulunmuş duruma düşeceğinden mi korkuyor acaba?

Katledilenlerin resmine baktığınızda hiç mi yüreğiniz sızlamıyor. Orada ki yaşanan vahşetin içine sadece 2 saniye empati yapıp kendinizi koyun ve düşünün…

Peki en yakınımızda Reyhanlı’da yapılan katliamı ne zaman unuttuk? Bu eylemi kimler yaptı belli mi? Failleri yakalandı mı? Orada ki acılar son buldu mu?

Ceylanpınar’a Suriye tarafından gün aşırı mermiler düşürüyor, vatandaşlarımız yaralanıyor veya hayatını kaybediyor. Bu olanların hesabını kim soruyor?

Ortadoğu ülkeleri için demokrasiye geçilmesi adına oynanan oyunlar, kurulan senaryolar hayata geçiriliyor. Müslüman Müslümanı öldürüyor. Vahşet, kan ve zulüm bitmiyor. Batı bunu gülerek seyrediyor.

Burada herkes Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün zekasını bir kez daha anlamış olmalı aslında. Mısıra baktığımızda; Türkiye’yi iyi ki 90 yıl önce demokrasi, cumhuriyet, özgürlük ve insan haklarıyla tanıştırdığı için.

Atatürk 90 yıl önce bu kavramları Türkiye Cumhuriyetine kazandırmasaydı; şuan çoğu Ortadoğu ülkesinden belki de farkımız olmayacaktı.

Buradan şunu anlıyoruz ki Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutkunda söylediği üzere; ülkemizi “Muasır Medeniyet” seviyesine çıkarmak için, dış mihraklara karşı daha güçlü bir Türkiye için, bu kavramları geliştirmemiz ve daha ileri seviyelere taşımamız gerekiyor.

Oysa günümüzde Mustafa Kemal ATATÜRK için küfür edip onu benimsemeyenlerin bir kez daha bu düşüncelerini gözden geçirmelerini dilerim. Demokrasi kolay yollardan kazanılmıyor. Ortadoğuda dökülen kanı hepimiz üzülerek izliyoruz.

Ortadoğu ülkeleri acaba bu süreçte demokrasiyi kazanabilecekler mi ?

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde