05 Mayıs 2024

Av. Hayati Yılmaz; “Çok kötüdür, berbattır demiyorum; ama objektif, hakkaniyetli ve yeterli de bulmuyorum.”

  • PDF

DSC 119521-8-2013Milliyetçi Hareket Partisi Fatsa İlçe Yönetim Kurulu Üyesi ve İlçe Sekreteri Avukat Hayati Yılmaz; “2014 yerel seçimleri partimiz lehine olacak” dedi.

2004 yerel seçimlerinde MHP’nin Fatsa Belediye Başkan adayı olarak seçimlere katılan Hayati Yılmaz, 2014 seçimlerinde Fatsa halkının desteğiyle seçimleri kazanacaklarına inandığını ifade etti. Seçimlere ciddi anlamda kapsamlı çalıştıklarını açıklayan Yılmaz, yerel ve genel gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Gazetemiz sahibi ve Başyazarı Yavuz Selim Eser ile özel söyleşi yapan Avukat Hayati Yılmaz; “ilçemizde ki belediye çalışmaları çok kötüdür, berbattır demiyorum; ama bu çalışmaları objektif, hakkaniyetli ve yeterli de bulmuyorum” dedi.

Hayati Yılmaz; Yavuz Selim Eser ile yaptığı söyleşide sorularımıza şu cevapları verdi:

Önümüzde ki yerel seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle yapılacak olan yerel seçimlerin devletimize, milletimize ve Fatsa’mıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu seçimlerde Fatsa’da, belediye başkanlığını kazanan tarafın tereddütsüz Milliyetçi Hareket Partisi ve O’nun adayı Mustafa Sade olmasını yürekten istiyorum.

Parti olarak Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmak konusunda son derece istekliyiz. Adayımız Mustafa SADE’nin kalitesi ve kişiliği buna son derece uygundur. Halkımız bize fırsat sunarsa; Fatsa’da bu göreve MHP olarak talibiz.

Fatsa’da ki belediyeciliği ve ortaya koyulan projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Belediye kanununun 14. Maddesinde Belediyenin görev ve sorumlukları belirtilmiştir. Tüm belediyeler bu kanun kapsamında vatandaşına ve beldesine yol, su, park, bahçe, mesire alanları, spor kompleksleri, kültür sarayları, kanalizasyon, kentsel alt yapı ve sair gibi beldenin imar işlerini ve mahalli-müşterek ihtiyaçlarını ve hizmetlerini yapmakla görevlidirler. Belediyeler ve Belediye Başkanları az önce arz ettiğimiz kanun gereğince bu hizmetleri ve projeleri yapmak zorundadırlar. Yani bunları yapmak belde halkı ve belde için bir lütuf değil, bir görevdir. Muhakkak ki, Fatsa Belediyesi kadar ülkemizdeki diğer tüm belediyeler de bu ve benzeri projeleri hatta çok daha fazlasını yapıp, belde halkının ve beldenin hizmetine sunuyorlar. Bu manada Fatsa Belediyesi de bir takım projeler üretip uygulamaya çalışıyor. Fakat Milliyetçi Hareket Partisine mensup diğer belediyeler de en az Fatsa Belediyesi kadar projeler üretip yapmaktadır. Hatta Ordu İli içerisindeki 2 ilçe Belediye Başkanlarımız Çamaş ve İkizce Belediyeleri, Fatsa Belediyesinden daha kaliteli ve belde halkının ihtiyaçlarına daha uygun projeler üretip belde halkının hizmetine sunmaktadırlar. Fakat ben ilçemizde ki belediye çalışmaları çok kötüdür, berbattır demiyorum; ama bu çalışmaları objektif, hakkaniyetli ve yeterli de bulmuyorum.

Şunu da ilave etmek istiyorum. Fatsa Belediyesi, Belediye çalışmalarında ve ihalelerinde çok ciddi bir oranda siyasi kadrolaşmaya gitmiştir. Mesela yapılan ihalelerde kendi yandaşlarını tuttukları da aşikardır. Belediyemizin kullanımında olan park, bahçe ve işletmeleri kendilerine siyasi yakınlıkta olan insanlara verdikleri alenen ortadadır.

Fatsa’ya Belediye Başkanı olacak insanların, adil, objektif, hakkaniyetli, liyakata önem veren ve Fatsa’nın vizyonuna ve vitrinine çok şey katabilecek birikimde olması gerektiğine inanıyorum.

Gelecek olan Yerel ve Genel Seçimlerde mevcut partilerin oy oranlarında değişme meydana gelecekmidir ?

Ciddi anlamda oy oranlarının değişeceği kanaatindeyim. Kürt açılımı ve Başbakanımızın gezi parkı olaylarında ki tutumu muhakkak ki kamuoyunda karşılığını bulacaktır. Başbakanın bu tutum ve davranışının genel ve yerel seçimlerde AKP’ye ciddi anlamda oy kaybettireceği kanaatindeyim. MHP’nin bu seçimlerde beklentilerin çok üzerinde bir oy alıp, seçimleri kazanacağını inşallah hep birlikte göreceğiz.

AK Parti’nin dış politikada izlediği süreci nasıl gözlemliyorsunuz ?

Mısır ve Suriye konusunda sınıfta kaldığımız son derece açıktır. Ben beklerdim ki, Başbakanımız Suriye ve Mısır da gösterdiği sert tavrı keşke Irak’ta da gösterseydi. Şimdi bu bir çelişki değil midir?

Mesela Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yapılan zulümleri Başbakan görmüyor mu ? Neden bir açıklama yapmıyor. Türk olsun olmasın, her kim olursa olsun insanlar zülme uğruyorsa buna tepki göstermek herkesin insanlık görevi olmalıdır.

MHP Belediye Başkanı Adayı Mustafa SADE Belediyeyle ilgili birtakım iddaalarda bulundu, bu konuda ne düşünüyorsunuz ?

Mustafa SADE yerel seçim sürecinde gündemi belirlemektedir. Her zaman bahsettiğim gibi dolu ve tecrübeli bir siyasetçidir. Boş yere laf etmez. Delilsiz ve belgesiz konuşmayacağı kanaatindeyim. Kamuoyuna sunduğu iddiaların kesinlikle bir dayanağı vardır.

Malumdur ki geçtiğimiz günlerde Ergenekon Davası kararları açıklandı. Bir hukukçu olarak bu oluşan tabloyu nasıl yorumluyorsunuz ?

Öncelikle yargıya intikal etmiş bir hukuki olay hakkında davanın tarafı olmadan yorumda bulunmak düşüncede olsa, hukuka aykırıdır. Fakat ben haber konusu olarak kişisel görüşlerimi açıklayabilirim. Şöyle ki; dosyanın içeriğine vakıf olmamakla birlikte; toplanan delillerle, işlendiği iddia edilen suçların ispatlanıp ispatlanamadığı konusunda kaygılarımız var. Ayrıca suçun unsurlarının gerçekleşip-gerçekleşmediği yani suç işlenmiş mi? Yoksa teşebbüs aşamasında mı kalmış? Bu konuda endişelerimiz var. Türk Ceza Hukukunda, işlenen suçla veya işlenmeye teşebbüs edilen suçla, verilen ceza arasında orantılılık ilkesine dikkat edilmesi gerekiyor. Mesela Genelkurmay eski başkanı İlker BAŞBUĞ’un ortada işlediği bir suç yok. Sadece suçu işlemeye teşebbüs ettiği iddiası sözkonusu. Ancak TSK’nın en üst kademesinde görev almış Genelkurmay Başkanına bu kadar ölçüsüz bir şekilde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacak kadar suç işlediğine kişisel görüşüm olarak ben inanmıyorum. Çünkü ortada gerçekleşmiş bir eylem yok ki tamamlanmış suç gibi ceza alsın. Davanın temyiz aşamasında yani Yargıtay sürecinde üst düzey kuvvet komutanlarının cezalarının teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle dosyanın bozulacağı kanaatindeyim. Ancak tüm bunlara rağmen basından takip edebildiğim kadarıyla ortada somut, işlenmiş bir suç yok. Düşünce bazında en fazla teşebbüs olarak değerlendirebilecek bir takım faaliyetler var. Bu da düşünceden öteye gitmemiştir. Bu da düşünce özgürlüğü kapsamında kalabilir. Ortada işlenmiş, somut, bir suç yok ki verilen ceza adil olsun. Bana göre verilen ceza hukuki olmaktan ziyade, siyasi bir hesaplaşma gibi gözüküyor. Ama tüm bunlara rağmen bağımsız Türk Yargısına inancım ve güvenim tamdır. Bir yanlışlık varsa bunun er veya geç düzeltileceği kanaatindeyim.

Çözüm süreci hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Birliktelik, uzlaşı ve kardeşlik duygularıyla bir arada yaşamak kadar gurur ve mutluluk verici bir şey yoktur. Bende toplumsal barışı özleyen düşüncede biri olarak PKK ve Kürt Açılımı adı altında toplumsal barışın sağlanmasını arzu eden birisiyim. Fakat bu birlik ve beraberliğimize gölge düşürmemelidir. Şöyle ki; bu açılım süreci içimizde yaşayan halk topluluklarına tek taraflı olarak ayrıcalık tanıyacaksa bu durumu kabul edemeyiz. Kürt açılımı altında istenilen bazı talep ve tavizler, ülkemizi parçalamak isteyen ve bu duygularından hiçbir zaman vazgeçmeyen topraklarımızda hak iddiası içersinde olan hain, dahili ve harici bir takım güç merkezlerinin özellikle batı Avrupa Devletleri ile Amerika’nın PKK vasıtasıyla bize dayatmak istedikleridir. Ama baktığınızda bir Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi devletleri bölüp parçalamayı kimse konuşamıyor. Bizde de Güneydoğuyu PKK vasıtasıyla sorun olarak dayatmaya çalışıyorlar. Ülkemizi bölmeye çalışıyorlar. Bunlara asla izin vermeyeceğiz. Ayrıca şunu ilave etmek isterim. Ülkemizde var olduğu iddia olunan kürt sorununu da asla kabul etmiyorum. Zira, bir sorun var diyebilmek için bir kişinin veya bir etnik topluluğun o ülkede ya da bölgede sorun olarak görünüp yasalar önünde dışlanması gerekir. Mesela, bir kürt çocuğu okuyup, hakim-savcı olamaz, mülki amir olamaz veya devletin hassas görev yerlerine getirilmez ya da seçimlere girip, milletvekili -bakan olması engellenirse o zaman sorun var diye konuşulur. Halbuki bugün ülkeyi idare eden milletvekili ve bakanların ¼’ünün kürt kökenli olduğu aşikardır. Hatta, devleti kuran kurucu iradenin en önemli ikinci adamı İsmet İnönü kürt kökenlidir. Keza, bu kurucu idarenin aydın liderlerinden büyük yazar Ziya Gökalp kürt kökenlidir. Şimdi siz kalkıpta bu gerçeklere rağmen hala ülkede kürt sorunu var diye bahsederseniz ben buna üzülürüm.

Siyasete devam edecekmisiniz ?

Şuanda MHP’nin İlçe Sekreteriyim. Allah nasip ederse partim ve halkımızda teveccüh gösterirlerse aktif olarak siyasetin içerisinde gerek parti yöneticisi, gerekse başka bir görev alarak siyasi çalışmalara yapıcı ve birleştirici olarak umut vaad eden projeler ortaya sunarak çalışmalara devam etmek istiyorum.hayati21-8-2013

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde