03 Temmuz 2024

Bir Ülke Nasıl Sömürülür?

  • PDF

Zeytin ve Tarım niçin yok edilmek istenir aşağıda okuyacaksınız.

       Geçmiş dönemlere ait bir araştırma yazısını tekrar yazarak bir hatırlatma yapmak istiyorum. Çünkü gündem o kadar yoğun yaşanıyor ki nereye el atsak elimizde kalıyor. Kurtarmaya çalıştığımız hiçbir şeyi kurtaramıyoruz.   

       Bu ülkenin tarımı bu günkü siyasetçilerden çektiği kadar hiçbir dönemde bu kadar acı çekmedi.  Yaptıkları her yanlış hamleyi masum göstermek için ‘’KAMU YARARI’’ cümlesini kullanıp toplumun gazını almaya çalıştıklarını biliyorum.

       Dünyada kendi kendine yeten 7 tarım ülkesinden biriyken şimdilerde bir ithalat canavarına dönüşen ülkemiz olduğunu görmenizi istiyorum. İnanın abartmıyorum tarımda geri vites yapmadığımız sürece açlığa doğru gidiyoruz hazırlıklarınızı ona göre yapın.   

ZEYTİN İLE MÜCADELE YILLAR ÖNCESİNE DAYANIYOR  

      Prof. Dr. Kenan Demirkol çok güzel bir araştırma yapmış. Bu yazıyı okuyun ve okumayanlara da anlatın istiyorum.

      Büyüklerinizden ve tarih kitaplarından Marshall planını okumuşsunuzdur veya dinlemişsinizdir. 2. Dünya savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe giren  ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke bu plan uyarınca ABD den ekonomik yardım almıştır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üreticisidir, ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısır özü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshall  yardımı koşullarından biri Türkiye’nin ABD den mısır özü yağı almasıdır.

      Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin yağı fabrikası 1952 kurulur, yine aynı dönemde yüzbinlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından dolar karşılığı alınır ve mısır özü yağı TL karşılığı satılır.

TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ BAŞLIYOR.

      Bu dönemde Türk insanı zeytinyağından soğutularak mızır özü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı  ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Halbu ki zeytinyağı halk ağzındaki deyişle dumanlaşma derecesi en yüksek sıvı yağlarından biridir.

      Bununla da kalınmaz , Zeytin yağını kötülemek için bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi  çalışmaları gibi “  ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN, BASMADAN  FİSTAN GİYEMEM AMAN…” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü haline getirilir.

      Yıllar içersin de Katı yağ/margarine mahkum edilen halk 20-30 yılda bir kaşık yağa muhtaç hale getirilir. Basma giyen kadınlar plastik giysilerle tanıştırılr. Zeytinyağlı yemenin, pamuklu kumaş giymenin aşağılanmış bir davranış olduğu algısı yaratılmak üzere halka yön verme adına bir toplum mucizesi gerçekleştirilir.

       Zeytinyağının kötülendiği bu türküde, Mustafa Kemal Atatürk'ün 'milletin efendisi' olarak adlandırdığı köylü için "SENİN GİBİ CAHİLE, BEN EFENDİM DİYEMEM" denilerek köylü ötekileştirilerek Mustafa Kemal Atatürk’e gönderme yapılır.

     "BASMA DA FİSTAN GİYEMEM" sözleriyle Cumhuriyet'in ilk yıllarının simgesi olan ve halkın çok sevdiği basma kumaşına ve fistan elbiselere gönderme yapılarak halk plastik giysilere özendirilir.

      Gördüğünüz gibi Türk tarımı ile yapılan mücadele 1950’liler de zeytin ile başlamıştı.

      Daha sonraki yıllar içersin de fındık, şeker pancarı, pamuk ve çay ile devam etti.

      Biliyorsunuz emperyalizm asla acele etmez, önce seni zayıf düşürür sonra teslim alır.

     Gördüğünüz gibi mesele sadece zeytin ağacı ve maden değil, zeytin ile yapılan anlamsız mücadelenin tarihi bir hikayesi olduğunu hatırlatmak istedim.

      Bu yazıyı kaleme aldığım günler de Rusya sıvı yağları taşıyan gemiye Türkiye ye giriş izni vermediği haberleri çıkmıştı. Umarım bu kriz çözülür ve ülkemiz yıllar öncesinde alıştırılan Amerikan katı yağlarına muhtaç kalmaz.

      Doğa ile barışık yaşamazsanız önce aç kalır sonra yok olursunuz.

      UNUTMA.

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde