23 Temmuz 2024

“TÜM KALELER DÜŞTÜ, KALPLERİMİZİ KORUYALIM”

  • PDF
Mikropların öldürdüğü insan sayısı azımsamayacak kadar çok olsa gerek. Aslanların, su aygırlarının ya da köpek balıklarının öldürüldüğü insan sayısıysa milyonları bulmuyordur diye düşünüyorum. Öncesine dair tam bir bilgim olmasa da sanayi devriminden sonra, gözle görülebilen varlıklar arasında, en çok insan öldüren varlık yine insan olmuştur. 
İnsan, soğuktan, sıcaktan, böcekten, yılandan korunmak için kendine farklı coğrafi bölgelerde farklı malzemelerden mesken edinmiştir. Mesken sahibi olmak insana, deprem, tufan, su baskını gibi afetler haricinde doğaya karşı güven duygusu verirken düşmana karşı aynı eminliği sağlayamamıştır. insan, insandan korumak için daha sağlam yapılara ihtiyaç duymuş, sarp yamaçlara yükseltilmiş burçlar, kaleler inşa etmiştir.
Yeterince yiyeceğin depolandığı ve suyun bulunduğu muhkem bir kale tarih boyunca nice az topluluğu kalabalık topluluklardan korumuştur. Sanayi devriminden önce Avrupa’nın kuzeyinden, Asya’nın steplerinden, Afrika’nın çöllerinden çıkan devasa orduların varlığı etrafı dağlarla çevrili ancak dar bir geçitle ulaşılabilen bir coğrafyada yaşayan küçük toplulukların düzenlerini pek bozmamıştır.
Tüfeğin icadı ve birim zamanda ateşleme sayısının giderek artırılması farklı topluluklar arasındaki muharebe gücünde orantısızlık oluşturmuştur. 
Uçağın bir savaş makinesi olarak kullanılmaya başlamasıyla birlikte de sarp yamaçlara yapılan araziye hakim kaleler tamamen tarihten düşmüş ve yerlerini dışarıda olup bitenden habersiz yer altındaki sığınaklar almıştır. 
Yüksek teknoloji üreten ve kitle imha silahlarını ellerinde bulunduran merkezlerin insan varlığı üzerindeki hâkimiyeti aşikârdır. Ülkeler arasında haritalar üzerine çizilmiş sınırların olması ya da uzun namlulu silahlara sahip kolluk kuvvetlerinin varlığı, o ülkelerde yaşayan halkları yüksek teknolojiyle üretilen kitle imha silahlarına karşı güvende kılmaz. Çoğu kez sınırlar ve ordular dışarıya karşı korumaktan ziyade küresel sistem tarafından içeridekileri kontrol etmek için tesis edilmişlerdir.
İçinde bulunduğumuz şartları doğru okuyabilmek şartlara entegre olmanın önüne geçecek diye bir kural olmasa da şartları değiştirebilmenin yolu yine de doğru okumadan geçmektedir. dünya adil yönetilmiyor ve küresel sistemi işletenlerin de bundan bir rahatsızlığı yok. bilakis tüm ar-ge ve inovasyon çalışmaları adaletsizliğin sürdürü-lebilmesi için orantısız güç üretmek üzerine kurulmuş.
Hakkından fazlasını isteyen insan sayısının her zaman daha çok oluşu hak ve adalet arayışındaki insanların her daim var olduğu gerçeğini değiştirmez. 
Yüksek teknolojiyle kitle imha silahları üreterek sömürü düzenini devam ettiren ve insanlığı dijital bir köleliği doğru sürükleyen merkezlere karşı şiddet içeren hiçbir mücadele başarılı olamayacaktır. Yapmamız gereken orantısız güce karşı orantısız zeka kullanmak ve kitlelerin vicdanına hitap ederek kokuşmuşluk karşısında bir çıkış yolu arayışına yönlendirmektir.
Küresel sistemin gelecek tasavvurundan habersiz kendi kliğinin kaygılarıyla hareket edip diğer klikleri düşman ya da rakip görenler, az sonra üzerine bomba düşecek bir evde maç mı dizi mi izleyeyim diyerek kanal kavgası yapan aile bireylerinden çokta farklı değiller.
Düşünebiliyor musunuz?
Muammer BİLGİÇ
Saadet Partisi Ordu Milletvekili Adayı

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde