29 Mart 2024

EN UZUN GECE 15 TEMMUZ GERÇEKLERİ

  • PDF
M.Ö 209 yılında,en eski Türk Devleti olan Hun İmparatorluğunun başına geçen Mete,ilk düzenli orduyu bu tarihte kurdu. Bu nedenle  M.Ö 209 yılı,Türk Ordusu’nun kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
2.226 yıllık köklü bir tarihi süreç içerisinde Türk Ordusu,Deniz ve Hava Kuvvetlerinin katılmasıyla Cumhuriyet döneminden itibaren “ Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK)” olarak adlandırılır. Türk ordusu,Türk ulusu kadar eski bir geçmişin sahibidir. Tarihte,Türk Devletlerinde sivil ve asker ayrılığı yoktu. Ordu halk,halk da ordu gibi yaşardı. Yaşlı ve genciyle her an savaşa hazır olma zorunluluğu,siyasi düzenle askeri düzenin birlikte gelişmesini sağladı.
“ Türk çocuğu doğuştan askerdir” özdeyişi,tarihten gelen bu gerçeğe dayanır. Bu nedenle,Türk milleti türk Ordusuna güvenir ve O’nu bir parçası olarak kabul eder.
Atatürk; “ Ordu, milletin bir parçasıdır” “ Milli Ordu, millet birliğinin ve devlet varlığının en göze çarpan temsilcisidir”.
Ordumuz,Türk birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir”diyerek Ordu ile Milleti bir tutmuştur.
Atatürk,Ordunun siyasetin dışında tutulması gerektiği ilkesini her fırsatta vurgulamış ve uygulamıştır. Türk  Silahlı Kuvvetlerinin siyasetinin dışında tutulması konusu, kanunla da düzenlenmiştir. Türk Ulusu,işte bu özellikle taşıyan Türk Ordusu’na her zaman güvendi ve kendisinden bir parça olarak gördü. 2010’dan önceki dönemde, ülke içinde en güvenilir kurum TSK’ydı.
Balyoz,Ergenekon,Askeri casusluk davaları, TSK’nın, Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün eserleri’nin yerle bir edilmesini hedefleyen bir darbeydi. Bu darbeyle 2.226 yıllık köklü bir tarihe sahip TSK’ya karşı, milletin var olan güveni zedelendi ve özgüven kaybı oluştu. Ordu; Atatürk’e ve cumhuriyete bağlı çoğu deniz ve hava kuvvetlerinde olmak üzere iyi yetişmiş, seçkin personeli” hukuksuz” olduğu aşikar olun bu kumpasta savunamı ve kaybetti. Liyakatle, uzmanlıkla, hak ederek belli yerlere gelenler; Atatürk’e, Cumhuriye’e ve millete bağlı olanlar tasfiye edildi. Tasfiye edilenlerin yerine getirilenler,15 temmuz 2016’da Türk Ordusuna Balkan savaşı hezimetinden daha büyük bir darbe vuracaktı. Hak etmeyene sunulan alkışlar, onu baş belası haline getirmiş ve kahraman TSK’ya unutulmaz bir kare leke sürmüştü.
Belli ki, liyakatin; millete, yurda sadakatin yerini “ biat” ve “ cemaate yakınlık” almıştı. Askerlik Andı’nın; Atatürk’e, Cumhuriyete ve vatana bağlılık sözleşmesi” olduğu nasıl da unutulmuştur. 15 Temmuz hain darbe girişimine karışanlar elbette suçluydu. Ancak, onları şımartarak en yüksek sicili veren, ödüllendiren ve en kritik noktalara görevlendirenler de tarihin kara sayfalarında yerlerini çoktan aldılar.
1826’da yeniçeri ocağının kaldırılmasını saymazsak,Balkan savaşı sonrasında binden fazla subayın ilişiği kesildi. 1960’ta 235 general/amiral ile beş bine yakın subay ordudan uzaklaştırıldı. 15 Temmuz hain darbe girişimi, TSK Balkan savaşı hezimetinden daha ağır bir leke sürdü. Balkan felakati, düşmana karşı verilen bir savaşın sonucuydu.15 Temmuz hain darbe girişimi, TSK’da yükseltilerek, tercih edilen, şımartılan FETÖ’cü general/amiral ve subaylar tarafından yapıldı. Yani Brütüs’ün sezar’a olan ihaneti misali..
15 Temmuz  demokrasimizin en derinden yara aldığı bir darbe girişiminin tarihi oldu. 250 insanımız yaşamını yitirdi. binlerce kişi ise yaralandı. Bu cinnet gecesinden geriye sadece bombalanmış meclis binamız ve kamu kuruluşlarımız değil, aynı zamanda örselenmiş bir demokrasi ve kırılmış bir parlamenter sistem de kaldı.
Kalın Sağlıcakla!
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde