Hırsız, başkasının malını kimse görmeden alan, vatan haini ise vatanın yüksek çıkarlarını hiçe sayarak onun aleyhinde iş gören kimsedir.

     Hırsızlığı hainlikten daha iyi gösterme telaşına düşenler kabahatlerini örtmektedir. Örtüyü kullanılırken de karşıyı hainlikle suçlamak, yaptıkları kabahatin büyüklüğünden ve sürekliliğindendir. Kusurlarını örtmek için; başkalarına suç yükler, iftira atar, kara çalar vs... Bunu yaparken dini kullanırlar, demogoji yaparlar, bağırıp çağırırlar ve sıkça da mazlum rollerini oynarlar... Kazanmak için mafyavari tehditler dahil her türlü yolu denerler.

     Aslında kutsal şeyleri kullanmak o değerlere de hainlik etmektir. İktidar partisi bu değerleri başarıyla kullanmaktadır! Rakiplerine üstünlük sağlamak ve kabahatlerini muhalefete yüklemek için kumanda ettiği basın ve medya gücünü sınırsız şekilde kullanmaktadır. Hitlerin propaganda bakanı Goebbels’in, “Basın, iktidarın kullandığı dev bir klavyedir!” ifadesi ülkemizin gerçeğidir. Şöyle ki;

     Osmanlı torunu gaybana Nilhan aracılığıyla, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına hırsızlığı,

yol alamayız. Ohh.. ne ala siz, sütten çıkmış ak kaşıksınız! On yedi yıldan beri iktidarda uzaylılar vardı...!

     Geçen günlerde Çamlıyayla AKP ilçe başkanı, toplantıda “Ben diyorum ki ‘vatan hainlerinin yanında yer almaktansa hırsız bizim hırsısımız, biz yanında yer alırız.’ Allah korusun kaybetme durumunda bunun hesabını veremeyiz” dedi. Önemli olan hırlı, hırsız değil, seçimi almakmış! Verilecek hesap etik ve ahlak değerlerinden daha önem kazanmışsa, vah insanlığın haline vah!

    Adı geçen ve onun gibiler; Diyarbakır meydanlarında ki “megri megrileri”, kurulan mobil mahkemeleri, Oslo görüşmelerini, bakanlar tarafından terörist başına söylenen övgüleri... unutturup milli ve yerli olacak, biz de vatan haini. Yok öyle şey!

     Kutsal ve milli değerleri koruyup siyasete alet etmeyişimiz, vatanı sizden çok sevdiğimizdendir. Ancak hırsızlık konusunda bilgi ve tecrübemiz olmadığı için o konuyu uzmanlarına bırakalım, araştırsınlar da görün!

     Siyaset; Yalan, ilkesiz, rant, kirli ilişkiler, kayırma, seviyesiz, liyakatsız, plansız... olarak yapıldığında ortaya beceriksizlik ve hüsran çıkar. Tam da o zaman içindeyiz ve ülke çıkmaz sokağa girdi.

     Kimse kendini anlatmak için uğraşmasın. Herkes birbirini bilir ve sinek pekmezciyi de yalanacak pekmez bitinceye kadar tanır. Ancak ilkeleri dünde bırakıp yarına gidenler, çok yalnızlık çekerler... Dün söylediğini bu gün yalanlayan omurgasız insanlar olduktan sonra, gerçekleri yazsak ne yazar!

     İnsanları kandırmak için, Goebbels’in propagandalarına devam!